| Şimdiye dek gördüğün en hoş küçük sarışın amcık değil mi? | Open Subtitles | أليست ألطف قطة شقراء صغيرة رايتها فى حياتك ؟ |
| Ya da... şimdiye dek gördüğün en hoş küçük sarışın amcık? Daha iyisini de gördüm. | Open Subtitles | أو أنها ، ألطف قطة شقراء صغيرة رايتها فى حياتك ؟ |
| Uzun süredir karşılaştığım en hoş arılardan birisi! Uzun süredir mi? | Open Subtitles | يصادف أنه ألطف نحلة التقيتها منذ وقت طويل |
| Biliyor musun, bu şimdiye kadar gördüğüm en hoş otellerden birisi. | Open Subtitles | اتعلم .. هذا واحد من اروع الفنادق التي زرتها |
| Bu, dünya üzerindeki en hoş elbise olmalı. | Open Subtitles | لا بد من ان هذا أجمل فستان على الأرض |
| Onu seven hoş erkeklerin arasında en hoş olan oymuş." | Open Subtitles | لكن من بينهم جميعاً ..كان الأكثر وسامة وجاذبية |
| Seni bir tımar edelim, temizleyelim buraların en hoş kısrağı olacaksın. | Open Subtitles | سوف أمشط شعركِ، و أنظّفُك ، أنت سَتَكُونين الفرسَ القديمَ الأجملَ في أي مكان |
| Madam şimdi Hong-Kong'taki en hoş Çinli kız oldu. | Open Subtitles | الآن سيدتي انت اجمل فتاة صينية في هونك كونك. |
| Uzun süredir karşılaştığım en hoş arılardan birisi! | Open Subtitles | ويُـصادف أنه ألطف نحلة قابلتها من فترة طويلة |
| Tommy, yaşayan en hoş insanmış gibi değil. O kadar şişman bile değildi. Yani, kilolu. | Open Subtitles | ليس كأنه ألطف رجل عاش على الأرض، فهي لم تكن سمينة لتلك الدرجة |
| Glee kulübü koreografına para toplanması için Cheerios'ların yardım etmesini sağlaman bugüne kadar gördüğüm en hoş şeylerden biri. | Open Subtitles | جعل المشجعات يساعدن نادي الغناء في جمع التبرعات لمصمم الرقصات أحد ألطف الأشياء التي رأيتها في حياتي |
| Bu şimdiye kadar söylediğin en hoş şey. Ne yapmalıyız biliyor musun? | Open Subtitles | رأسك قاس , مثل جدك. هذا ألطف شيء أمكنك قوله. هل تعرفين ماذا علينا أن نفعل ؟ |
| Bugüne kadar çıktığın en hoş kız o. | Open Subtitles | أنا احبها .. فهى ألطف مجرمه واعدتها فى حياتك |
| Dünyadaki en iyi ve en hoş kadınsın, bunu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنتِ ألطف وأفضل إمرأة على الأرض اتعلمين هذا ؟ |
| Profilden, en hoş yanın. | Open Subtitles | .أرى فيها لمحة الحياة ! إنها ألطف شيء فيكِ |
| İngiltere'nin en hoş insanıyken, bir anda dünyanın en iğrenç insanı oluverdiniz. | Open Subtitles | لقد تحولت من ألطف رجال إنجلترا... إلى أكثرهم فضاضةً في العالم... . |
| Şu Candy, tanıdığım en hoş kız. | Open Subtitles | كاندي هذة أنها ألطف فتاة عرفتها |
| Çok tatlı. Uzun zamandır birinden duyduğum en hoş şeydi. | Open Subtitles | هذا ألطف شيء سمعته منذ زمن بعيد |
| Gerçekten hoş. Bu söylediğin en hoş şeylerden biri. | Open Subtitles | هذا لطيف حقاً، هذا ألطف شئ قد قلته |
| Dünyanın en hoş yıl dönümüne. | Open Subtitles | إلى اروع و انضج ذكرى سنوية |