O günkü olaylar, Amerikan tarihinin en tuhaf suçunun keşfine yol açtı. | Open Subtitles | أحداث ذلك اليوم تعد واحده من أغرب الجرائم في السّجلات للتّاريخ الأمريكيّ |
Avı elindeyken tüm hayvanlar alemi içerisindeki en tuhaf davranışlardan birini sergiliyor. | TED | وبيديها التي تصطاد بهما تقوم بواحدة من أغرب التصرفات في كل المملكة الحيوانية |
Öğrendiğimiz en tuhaf şeylerden biri ise evrendeki çoğu materyalin siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu. | TED | وأحد أغرب الأشياء التي عرفناها هي أن معظم المواد في الكون مكونة من مواد مختلفة كليًا عن التي كونتنا أنا وأنت. |
Dünyadaki en tuhaf kızsın. | Open Subtitles | إذا لم تكونى أغرب فتاة ما هو الشئ الغير مستقر ؟ |
Gerçekten, düşündüğünüzde insanlık düşünce tarihinin en tuhaf aldanışı bu olsa gerek. | Open Subtitles | وهل تدعو ذلك إقتصاد؟ حقا، عند التفكير في ذلك تجد انه اغرب |
Keşke bilseydim doktor. Bu, duyduğum en tuhaf şey. | Open Subtitles | أتمنى لو أعلم دكتور هذا أغرب ماسمعته بحياتي |
Karşılaştığınız en tuhaf şey bu olmalı. | Open Subtitles | هذا يجب ان يكون أغرب شيء استدعيتي لأجله في حياتك |
Brezilya'nın yağmur ormanları kanopisinde dişileri etkilemenin en tuhaf yollarına başvuran bir kuş yaşar. | Open Subtitles | وثمّة طائر واحد بظلة الغابة البرازيلية المطيرة هنا الذي يمتلك ربما أغرب طريقة لمحاولة إثارة إعجاب الإناث |
Bana söylediğin şey doğruysa bugüne kadar duyduğum en tuhaf hikâyeydi. | Open Subtitles | اذا كنت تخبرني بالحقيقة فهذا أغرب شئ سمعت به |
Babil bağılı, sarı, küçük, sülüğe benzeyen ve büyük olasılıkla Evrendeki en tuhaf şeydir. | Open Subtitles | سمكة بابل صغيرة, صفراء, طفيلية و قد تكون أغرب شىء فى الكون |
Ameliyathanende olan en tuhaf şey bu mu? | Open Subtitles | أهذا أغرب شئ حدث في غرفة العمليات الخاصة بك؟ |
Görebileceğin en tuhaf olay. | Open Subtitles | أو قرب الجثّة على الإطلاق إنّه أغرب أمر رأيته أبداً |
İşin tuhaf yanı veya en tuhaf yanı laboratuar boştu ve sonra bu ceset algılandı. | Open Subtitles | أجل ، الجزء الغريب أو أغرب جزء بالأمر أن المختبر كان خالي وبعد ذلك تم رؤية الجسد |
Şimdiye kadar yaptığım en tuhaf şey. Ama kullanışlı, hakkını vermek lazım. | Open Subtitles | أغرب شيء صنعته إطلاقاً لكنه عملي، أعترف بذلك |
Bunların hayatımda gördüğüm en tuhaf pipolar olduğunu düşünmeye başlıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر بان هذه أغرب مجموعة من قارورات التدخين التي رأيتها في حياتي |
Ama en büyük sebebi onun ailesinin tanıştığım en tuhaf insanlar olması ve ben California'da yaşıyorum. | Open Subtitles | ولكن في الغالب لأن والديها أغرب ناس رأيتهم في حياتي رغم انني اعيش في كالفورنيا |
Muhtemelen haklısın. Senin beslediğin en tuhaf hayvan neydi? | Open Subtitles | ربّما أنتِ محقّة ما أغرب حيوان أليف حصلتِ عليه؟ |
Siz benim tanıştığım en tuhaf adamsınız. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنك أغرب رجل سبق و إلتقيت به فى حياتى |
Her zaman dediğim gibi en tuhaf insanlarla bayanlar tuvaletinde tanışılır. | Open Subtitles | كما اقول دائما, انت تقابل اغرب الناس فى حجرات السيدات |
Ailenle geçirdiğin en tuhaf tatili anlatsana. | Open Subtitles | ما هى اسواء عطلة عائلية قضيتها ؟ |
Hey. Az önce gelmiş geçmiş en tuhaf deneyimi yaşadım. | Open Subtitles | لقد خضتُ التجربة الاغرب |
en tuhaf öneri 1940 yılının haziran ayında Alman Dışişleri Bakanlığı yetkilisi | Open Subtitles | الخطة الأكثر غرابة كانت تلك التى اُقترحت في يونيو 1940 |