Bence sen dünyadaki en tatlı erkeksin ve en yakışıklı. | Open Subtitles | اعتقد أنك ألطف رجل قابلته و أوسم رجل في العالم أجمع |
Diyorlar ki Kaptan Wenthworth donanmadaki en yakışıklı adamamış ve nişalı ya da evli değilmiş. | Open Subtitles | يقال أن الكابتن وينتورث أوسم رجل في البحرية وغير مرتبط |
16 yaşındaydım ve o da hayatımda gördüğüm en yakışıklı adamdı. | Open Subtitles | كنت في السادسة عشر كان أوسم رجل قابلته قط |
Şimdi, kim oynayacak dünyanın en yakışıklı kontunu? | Open Subtitles | , الأن من يجب أن يمثل الكونت الأكثر وسامة فى العالم؟ |
Dünyadaki en yakışıklı damada benziyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدو وكأنك العريس الأكثر وسامة في العالم |
Kilisedeki en yakışıklı ikinci erkek olmak istersin, değil mi? | Open Subtitles | أنت تريد أن تكون ثاني أفضل مظهر من الرجال في الكنيسة أليس كذلك؟ |
Ve o, benim o güne kadar gördüğüm en yakışıklı erkekti. | Open Subtitles | هو كان الرجل الاكثر وسامة الذي لم ارى مثله على الاطلاق |
Yedi Krallık'ın en yakışıklı erkeği olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | إنهم يقولون أنهُ أوسم رجُل فى الممالك السبع. |
Bana sorarsan en yakışıklı genç adam ödülünü sen kazanacaksın. | Open Subtitles | إذا سألتني أعتقد بأنك ستفوز بجائزة أوسم شاب |
Buradaki en yakışıklı erkeğin başı bağlı. | Open Subtitles | لكن لسوء حظي طبعا أوسم الرجال هنا و هو محجوز |
Dünyadaki en akıllı, en iyi, en yakışıklı, en komik adamla çıkıyor olabilir. | Open Subtitles | بالنسبة لكل ما تعلمه قد تكون تواعد أذكي و ألطف و أوسم و أمرح شخص في العالم. |
Hastane yatağındayken bile gördüğüm en yakışıklı erkeksin. | Open Subtitles | حتّى وأنت على فراش في مستشفى، إلّا أنّك ما تزال أوسم رجل رأيته قطّ. |
Yemek, su, dünyadaki en yakışıklı adamın ...gözümün önünde paramparça oluşunu düşünmeyeceğim 2 saatlik bir molaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | احتاج الى ساعتين بحيث لا أفكر بالطعام أو الماء او حقيقة أننا رأينا أوسم رجل في العالم |
Bir anda dünya üzerindeki en yakışıklı adama rastladım. | Open Subtitles | و رأيت أوسم رجل قد رأيته في جميع العالم |
Torunum Filippo kasabanın en yakışıklı çocuğu. | Open Subtitles | حفيدي فيليبو هو أوسم صبي في البلدة |
Sen gördüğüm en yakışıklı erkeksin. | Open Subtitles | أنت الرجل الأكثر وسامة كنت قد رأيت من أي وقت مضى. |
Sen dünyanın en yakışıklı erkeğisin. | Open Subtitles | أنت الرجل الأكثر وسامة كنت قد رأيت من أي وقت مضى. |
Ayrıca en yakışıklı delegeyi en iyi haline getirmeden bırakamayız. | Open Subtitles | ونحن لا يمكن أن يكون مندوب الأكثر وسامة لا تبحث قصارى جهده. |
Dosyalarındaki en yakışıklı adam. | Open Subtitles | إنّه الأكثر وسامة بين ملفاتكْ. |
Karan dünyanın en yakışıklı adamı. | Open Subtitles | كاران هو الرجل الأكثر وسامة في العالم |
"Gelecek vaat eden", "en yakışıklı," "sınıf palyaçosu." | Open Subtitles | "صاحب الحظّ الأوفر في النجاح"، "أفضل مظهر"، "مهرج الفصل" |
Yurt lideri, bizim en yakışıklı tekvando liderimiz, | Open Subtitles | الان , زعيم مهاجع دينا التايكواندو الاكثر وسامة (اللي اسمها دينا تفرح شافت اسمها هههه ) |