Fakat bu çok ender rastlanan durumlardan biri şöyle ki, burada ekonomik fayda da var. | TED | ولكن هذه واحده من الحالات العجيبة النادرة والتي فيها تكون ايضاً فائدة اقتصادية. |
Tabiat, böylesine ender rastlanan oluşumları boş yere yaratmaz. | Open Subtitles | الطبيعة لا تخلق تلك الحوادث النادرة دون أي غاية |
Aynı zamanda ender rastlanan markiz kesimiyle de en iyi FL Sınıfı bir elmas. | Open Subtitles | تعلوهُ طبقةٌ من الماركيس النادرة الخاصة بالنبلاء. |
İyi bir şey yok, fakat tesis kayıtlarına göre kayıp şişelerin birinde ender rastlanan viral hemorajik ateş virüsü bulunuyor. | Open Subtitles | لا شيء جيد ولكن طبقًا لسجلات مراكز مكافحة الأمراض أحد الأنابيب المفقودة تحتوي على سلالة نادرة من فيروس الحمى النزفية |
Prolethean bilgeliğinin ender rastlanan bir örneği. | Open Subtitles | "حالة نادرة من الحكمة "البروليثية |
Her ikisi de çok ender rastlanan kalp rahatsızlığıyla doğmuşlar. | Open Subtitles | و كلاهُما وُلِدا بنفس حالة القلب النادرة جدّاً |
ender rastlanan bir kuşun peşine düşmeye denir. | Open Subtitles | السعى لمعرفة اماكن الطيور النادرة |
ender rastlanan kan hastalıklarında uzmanlaştım. | Open Subtitles | و إختصاصي في أمراض الدم النادرة |
- Pek çok ender rastlanan nitelikleri olan bir kız. | Open Subtitles | -فتاة لها العديد من الصفات النادرة . |
Ama bu çok ender rastlanan anlardan biri; bir ya da iki yıl önceki konumumuza dönmek için telaşla pedala basmayı ve ekonominin neye hizmet ettiğine dair sınırlı fikirlerle yaşamayı seçeceğiz ya da ileri bir hamleyle sistemi yeniden başlatmayı ve yapmış olmamız gereken şeylerden bazılarını gerçekleştirmeyi seçeceğiz. | TED | لكن هذه من إحدي اللحظات النادرة عندما نلتزم ضرورة الإختيار إذا كنا سنكمل كما إعتدنا بقوة أكثر لنعود إلي حيث كنا منذ عام أو عامين مضت , ولندرك من فكرة محدودة ماهية الإقتصاد وكيفية الإستفادة منه , أو إذا كنا نستخدم هذه اللحظة للوقوف مجدداً , وإعادة البناء و لنعمل بعض الأفعال التي من المفترض أننا كنا نعملها علي آي حال . |