Aramasını ben söyledim Sasha. endişelenmiştik. | Open Subtitles | أنا طلبت منها أن تتصل بساشا لقد كنا قلقين |
Buluşması olduğunu biliyorduk. Biraz endişelenmiştik. | Open Subtitles | علمنا أن لدية لقاء ما ، وكنا قلقين بعض الشيء. |
Ekonomi bozulduğunda endişelenmiştik ama gördük ki bu en kriz etkilemez iş kolu. | Open Subtitles | كنا قلقين عندما هبط الاقتصاد لكن تتبين انه مفيد للعمل |
Solunum yollarında bir hasar olduğundan endişelenmiştik. | Open Subtitles | نحن كنا قلقون من مدى الضرر من الإستنشاق |
Tanrım! Bay Dolan dönmeyince bayağı endişelenmiştik. | Open Subtitles | يا إلهي سيد " دونلي " , كنا قلقون عندما لم تعود |
Biz de endişelenmiştik. | Open Subtitles | لقد قلقنا لقد قلقنا شأن ذلك |
Oldukça özgürsün, hiç de öyle mazlum bir halin yok. Senin için endişelenmiştik. | Open Subtitles | تبدون حرين ولستم مظلموين على الأطلاق كنا قلقين عليكِ |
Yabanarısı adam "Muybueno" dedi. Latin pazarı hakkında da epey endişelenmiştik. - Ha? | Open Subtitles | (بامبل بي مان) قال إنه فيلم جيد ونحن كنا قلقين حيال المشاهد اللاتيني |
Sana bir şey oldu diye endişelenmiştik. | Open Subtitles | لقد كنا قلقين من أن يكون شىء ما حدث لك |
-Çok endişelenmiştik. | Open Subtitles | - كنا نشعر بقلق شديد. - كنا قلقين جداً. |
Senin için endişelenmiştik. | Open Subtitles | لقد كنا قلقين عليك جدا |
Bulamayınca çok endişelenmiştik. | Open Subtitles | كنا قلقين حول تلك القطعة |
endişelenmiştik. Sonuçta hasta. | Open Subtitles | كنا قلقين إنه مريض |
Çok endişelenmiştik. | Open Subtitles | كنا قلقين للغاية |
Çok endişelenmiştik. | Open Subtitles | كنا قلقين للغاية |
- Yemek getirmeye gitti. - Senin için endişelenmiştik. | Open Subtitles | -ذهبتَ لتجلب شيئاً يؤكل، كنا قلقين عليك |
Başta biraz endişelenmiştik. | Open Subtitles | كنا قلقون فى أول الأمر لإننا إعتقدنا |
Buradayız, çünkü Trish ve senin için endişelenmiştik. | Open Subtitles | لقد أتينا هنا لأننا قلقنا عليك و (تريش)... |
Buradayız, çünkü Trish ve senin için endişelenmiştik. | Open Subtitles | لقد أتينا هنا لأننا قلقنا عليك و (تريش)... |