Bu, kendimden çok daha büyük bir çeşit miras ya da enerjiyle bağ kurmak gibi. | TED | كما لو أني متصل مع إرث كبير .. او نوع ما من الطاقة اكبر بكثير مني |
Bedenimin sınırlarını artık tanımlayamadığımdan, kendimi genişleyip, devleşmiş gibi hissediyordum. Bütün o enerjiyle bir ve bütün olduğumu hissediyordum, | TED | ولأنني لم أعد قادرة على تحديد حدود جسدي، شعرت بالضخامة والكلية. شعرت باتحاد مع كل الطاقة التي كانت |
Madde ve karşıt madde parçacıkları yüksek enerjiyle çift halinde üretilirler ve karşı karşıya gelince birbirlerini imha ederler. | TED | تنتج المادة والمادة المضادة على هيئة أزواج في التصادمات ذات الطاقة العالية، ويفني أحدهما الآخر عند التقائهما. |
Ve bu, rastgele enerjiyle, rastgele olmayan şekiller oluşturabileceğimizi gösteriyor. | TED | وهذا يبيّن أنّه وعبر طاقة عشوائيّة، نستطيع أن نبني أشكالا لاعشوائية. |
Ve görünüşe göre biyokinetik enerjiyle aşırı yüklenerek bulaştığı kişinin hücrelerine yerleşiyorlar. | Open Subtitles | و يبدو أنّه يمكن زيادة تحميلها بالطاقة الحيويّة المخزّنة في خلايا المصاب. |
içeride havayı ileri geri hareket ettiren ufak bir ayraç yerleştirmek. Aşağı ve yukarıya çok ufak bir enerjiyle hareket edersiniz | TED | ماذا لو وضعنا مزحف قطعة صغيرة تقوم بدفع الهواء ذهابا وإيابا تحركها صعودا ونزولا بقليل من الطاقة |
Böylece nükleer enerjiyle ilgili bütün doğru hikayeyi öğrendiniz, bundan sonra yanlış anlamayacak arkadaşlarımız. | Open Subtitles | الآن، أضحيتم تعرفون قصة الطاقة النووية، التي لم تعد صديقتنا المساء فهمها |
Dünya artık silahlarla yönetilmiyor. Ya da enerjiyle ya da parayla. | Open Subtitles | بالاسلحة يسير العالم يعد لم المال او الطاقة او |
Kalkanının savunmasının kendisine yöneltilen kinetik enerjiyle... ..doğru orantılı olduğunu hatırlamanız iyi oldu. | Open Subtitles | الشئ الجيد انك تذكرت موضوع درعهم وانحراف الطاقة الحركية الموجة نحوه |
Ama çok büyük miktardaki enerjiyle başedebilecek şekilde yapılmıştı. | Open Subtitles | ولكنه أنشئ للتعامل مع كميات هائلة من الطاقة |
Eğer bu şey enerjiyle besleniyorsa, başımız büyük dertte olabilir. Biz derken, sizleri kastediyorum, çünkü ben daha fazla etrafta olamayacağım. | Open Subtitles | لو كانت تتغذى على الطاقة فسنكون فى خطر داهم أو ستكونون أنتم ، حيث لن أكون موجودا |
Evan'ın hücre bölünmesi katlanarak artıyor yaşlandığında çıkan enerjiyle birlikte. | Open Subtitles | أعلمت للتو أن إنقسام الخلايا لدى إيفانز يزداد باطراد مع الطاقة التي يطلقها عندما يتقدم في السن |
enerjiyle hareketlendirilmiş. İnsanları kaçıran enerjinin aynısıyla. | Open Subtitles | كانت الطاقة تحركه، ذات الطاقة التيأخذتالناس.يا |
Bir kesinlik vardır, kararlı bir solucan deliği yaratmak için gereken enerjiyle... | Open Subtitles | {\an8} هناك علاقة مترابطة بين الطاقة المطلوبة {\an8} لإنشاء ثقب دودي مستقر |
Bu asgari enerjiyle, azami uçuş sağlar. | Open Subtitles | إنها أكثر طرق الطيران محافظة علي الطاقة. |
Irkı radyoaktif enerjiyle beslenir. | Open Subtitles | لكنه يغذي جسمه من الطاقة المشعة فهذا هو السبب في قوته |
Şu an dünyada çoğunlukla yenilenebilir enerjiyle yaşayarak iyi durumda olan ülkeler var. | TED | هناك دول في العالم الآن يعيشون على طاقة قابلة للتجدد وهم بخير. |
Bu korkutucu cisimler, bugün gezegenimizde mevcut olan tüm nükleer silahlardan daha güçlü bir enerjiyle Dünya'ya çarpabilir. | Open Subtitles | هذه الأجسام المخيفة قد تضرب الأرض بطاقة أكبر من طاقة جميع الأسلحه النووية على كوكبنا مجتمعة معا |
Güneş enerjiyle çalışan fırın sayesinde her gün iki, ayda 60 öğün yemek çıkarıyoruz. | TED | ونحن نطبخ 60 وجبة مرتين يومياً من الطبخ بالطاقة الشمسية |
Bunun sadece enerjiyle alakalı olmadığı hemen fark ettim. | TED | و بسرعة انتبهت أنه لا يتعلق فقط بالطاقة. |
İçinde bulunanlar tarafından sürekli artan zihinsel ve fiziksel enerjiyle doldurulan bir yapı düşünün. | Open Subtitles | بالإضافه الى الطاقه العقليه والطبيعيه التى صبت داخله |
Bir asteroit fırtınasında ağır hasar aldık ve sınırlı enerjiyle düşüyoruz. | Open Subtitles | لدينا أضرار جسيمة من عاصفة كويكبات والطاقة تقل لدينا بشكلِ سريع. |