"enfeksiyonu" - Translation from Turkish to Arabic

    • العدوى
        
    • التهاب
        
    • إلتهاب
        
    • عدوي
        
    • إصابة
        
    • العدوي
        
    • الإنتان
        
    • لعدوى
        
    • إنتان
        
    • الالتهاب
        
    • بالعدوى
        
    • للعدوى
        
    • بعدوى
        
    • عدوى
        
    • الإلتهاب
        
    enfeksiyonu önleme, insanları koruyarak ya da sivrisinekler yok edilerek yapılabilir. TED حسنًا، منع العدوى يكون إما بحماية الناس أو القضاء على البعوض.
    Mikrobiyolojik inceleme sıvıda organizma tespit edemedi bu yüzden enfeksiyonu unutun. Open Subtitles فحص الميكروبات أظهر عدم وجود عضويات بالسائل لذا انسوا أمر العدوى
    Gref işlemine başlamadan önce burnundaki enfeksiyonu kontrol altına almamız gerek. Open Subtitles حسنٌ، أحتاج لعلاج تلك العدوى على أنفكِ قبل البدء بإجراءات التطعيم
    Nörolojik durumunun altında, seksüel hoppalığından kaynaklanan akut idrar yolu enfeksiyonu da mevcut. Open Subtitles حالة عصبية كامنة تفاقمت بسبب التهاب حاد للمجاري البولية سببها بسبب مغامراتها الجنسية
    On üçüncü günde, yaralar kabuk bağlar, göz kapakları şişer, ama biliyorsunuz ki bu çocuğun ikinci bir enfeksiyonu yoktur. TED وبحلول اليوم 13، الجروح تنتشر، الجفون تتورم، لكن تعلمون أن هذا الطفل ليس لديه أي إلتهاب ثانوي آخر.
    Çoklu organ yetmezliğinin sebebi HIV enfeksiyonu olabilir. Open Subtitles توقف أكثر من عضو قد يعني عدوي نقص المناعة الأولي
    Endişelenecek bir şey yok. Sadece stres ile birlikte basit bir virüs enfeksiyonu. Open Subtitles لا داعى للقلق مجرد إصابة بفيروس بسيط مع بعض الإجهاد
    Doktor Bailey'e göre, sadece beni öldürecek olan enfeksiyonu bekliyorum. Open Subtitles وفقا للدكتور بيلي، أنا فقط في انتظار العدوى التي ستقتلني.
    koksidiyoidomikoz ya da belirsiz bir mantar enfeksiyonu da yok. Kötü haber ise, buna neyin sebep olduğunu bilmiyoruz, TED الخبر السار أنه ليس سرطان ولا سل ولا حمى الصحراء ولا نوع من أنواع العدوى الفطرية الغامضة.
    Gerçek saldırgan geldiğinde vücudumuz, aşıyla başa çıkmak için hızlıca bir bağışıklık tepkisi oluşturarak, enfeksiyonu etkisiz hale getirir. TED وحين يتسلل الدخيل الحقيقي الجسم يزيد الأجسام المضادة بسرعه للتعامل مع ذلك اللقاح ويحد من العدوى.
    İngiliz dilinde,"itis" enfeksiyonu gösteren bir ektir. TED وفي الإنجليزية هذا التعبير هو مقطع لغوي يعني العدوى
    Durumu öyle umutsuz hale gelmişti ki itfaiye istasyonundaki insanlar kanındaki enfeksiyonu azaltmayı umarak kan nakli için sıraya girmişti. TED أصبحت حالته ميؤس منها جدا حتى أن زملاؤه في العمل اصطفوا للتبرع له بالدم أملا في تخفيف العدوى المتدفقة في دمه.
    Nelere sebep olacağından emin olmadan önce çocuklarımızın kulak enfeksiyonu için yazılmış bir reçete için ısrar etmeyi bırakabiliriz. TED يمكن أن نتوقف عن الإصرار على وصفة طبية لعدوى أذن لأطفالنا قبل أن نتأكد من سبب العدوى.
    Bitki, hayvan ve insanlarda, asimetri büyük oranda parazit enfeksiyonu sonucu oluşur. TED يظهر عدم التناسق عند النباتات والحيوانات والإنسان غالبا من العدوى الطفيلية.
    Yani, bugün 100.000 enfekte çocuğun Hindistan'daki 200 milyon çocuğa enfeksiyonu yayması için kim yeterli olacak? TED اذاً, اليوم من هو الشخص الذي سيقوم بنقل العدوى من 100,000 طفل إلى 200 مليون طفل في الهند؟
    Evet, birkaç hafta önce idrar yolu enfeksiyonu sebebiyle kliniğe geldi. Open Subtitles نعم لقد جاءت للعيادة منذ أسابيع تشكو من التهاب فى المثانة
    Kesinlikle sinüsten başlayıp göğsüne uzanan bir bronş enfeksiyonu vardı. Open Subtitles و بالتأكيد كانت مصابة بإلتهابات في القصبة الهوائية بسبب إلتهاب في الجيوب الأنفية نزل ليصيب صدرها
    Bir hastane enfeksiyonu olablir. MRSA olabilir. Open Subtitles قد تكون عدوي بالمشفي ربما ستافيلوكوكس أوريس
    Endişelenecek bir şey yok. Sadece stres ile birlikte basit bir virüs enfeksiyonu. Open Subtitles لا داعي للقلق مجرد إصابة بفيروس بسيط مع بعض الإجهاد
    Antibiyotikler en azından enfeksiyonu hafifletip ağzındaki tat ve kokuyu azaltacaktır. Open Subtitles المضادات الحيوية ستخفف العدوي علي الأقل و سيخفف أيضاً الرائحة و الطعم بفمك
    enfeksiyonu tanımlayıp hızlı bir şekilde daha etkili ilaçlar vermeliyiz. Open Subtitles نحتاج لتحديد نوع الإنتان وإعطاءه المزيد من الأدوية المستهدِفة بسرعة
    Ama yaygın peteşiyel döküntüler sinir sistemi tutulumu bir çeşit kan enfeksiyonu olmalı. Open Subtitles ،لكن النزف الحبريّ المنتشر وتورط الجهاز العصبيّ إنّه نوع من إنتان الدّماء
    enfeksiyonu drene edip temizlemeyi başardık. Open Subtitles إنه بخير، لقد تمكنا من منع تفشي الالتهاب
    Kimse kalmasın. Sıradaki durağımız, Mantar enfeksiyonu şehri. Open Subtitles كل السفن , الرحلة التالية المدينة مصابة بالعدوى
    Bu yüzden mantar enfeksiyonu kremi yazıldı. Open Subtitles لذا وُصِف لي كريم للعدوى الفطرية وكريم عام
    Şey, enfeksiyonu önlemek için bunları ona yapıp yapmadığınızdan emin olun. Open Subtitles حسناً، تأكَد من أن تأخذ هذه الأدوية لمنع الإصابة بعدوى
    Testler idrar yolları enfeksiyonu ya da frengi olmadığını gösterdi. Open Subtitles الفحوص أظهرت أن مرضك ليس عدوى حرقان البول أو الزهري
    Bu yüzden hayattayım. Çünkü o ilaç enfeksiyonu önlüyor. Open Subtitles ذلك السبب الوحيد لبقائهم أحياء لأن اليرقات أكلت الإلتهاب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more