"engelleyen" - Translation from Turkish to Arabic

    • يمنعني
        
    • يمنعك
        
    • يعيق
        
    • منع
        
    • يعيقك
        
    • يحجب
        
    • يعيقني
        
    • حجب
        
    • تمنعك
        
    • يمنعكِ
        
    • يمنعنا
        
    • يمنعه
        
    • منعته
        
    • تعيق
        
    • تعقنا عن تنفيذ
        
    Peki su an kapidan cikip her seyi millete anlatmami engelleyen sey nedir? Open Subtitles إذن مالذي يمنعني من التوجه للخارج حالاً و فضح أمركَ أمام الملأ ؟
    Balık gibi seni deşmemi engelleyen tek şey şu soylu dul. Open Subtitles ذلك النبيل اللعين هو من يمنعني من أن أبلعك كسمكة القد.
    Bu, rüyalarında biri seni kovaladığı zaman yatağından kaçmanı engelleyen şeydir. TED وهو ما يمنعك من الجري أثناء النوم عندما تطاردك الأشباح في أحلامك.
    Nefes almasını engelleyen bir şeyler olabilir. Bak bakalım bulabilecek misin? Open Subtitles ربما هناك شئ يعيق مجرى الهواء لنرى إن كان بإمكانكِ إزالته
    Genç Dünya'nın donmasını engelleyen volkanlardı. Open Subtitles لقد كانت البراكين ما منع كوكب الأرض الشاب من التجمد تماماً،
    - Bunları, seni engelleyen hasta biri varken yapamazsın. Open Subtitles لا تسطيع التقدم في عملك و أنت مرتبط بشخص مريض يعيقك
    Bana uyumamı engelleyen bir ilaç verseniz olmaz mıydı? Open Subtitles لا أفهم لماذا لا تعطيني دواء يمنعني من أن أحلم
    Seni aramamı engelleyen şey işime olan bağlılığım değildi. Open Subtitles تفانيّ لعملي لم يمنعني من الردّ على إتصالك
    Özgeçmişimi sunmamı engelleyen Parlamento yasaları var. Open Subtitles هناك قانون برلماني يمنعني من نشر سيرتي الذاتية
    Bu kadınla ilişki kurmanı engelleyen bir şey var. Open Subtitles انت مهتم بامرها,لكن هناك شيء يمنعك من بدء علاقة معها
    Beyine görüntü gönderebiliyorsan, beyinden görüntü çekip almanı... engelleyen şey ne? Open Subtitles إذا كان بمقدرك إدخال صور إلى الدماغ فما الذي يمنعك من إنتزاع الصور من خارج العقل؟
    İkinci büyük düşüş, havuzların yanına olukların uygulanmasıyla olmuştu. Bu oluklar, yüzücüleri engelleyen türbülansın oluşmasına engel olmakla beraber suyun taşmasına izin veriyor. TED والمنحدر الثاني، بداية ظهور المزاريب على جانب حوض السباحة التي تسمح للمياه بالتدفق، بدلاً من أن تكون مصدر تشويش يعيق السباحين أثناء تسابقهم.
    Uzun mesafeli algıyı engelleyen bariyeri şimdi kaldıracağım. Open Subtitles سألغي الآن الحاجز الذي يعيق الاستشعار الحسي للمدى البعيد
    Asteroidlerin gezegene dönüşmesini engelleyen onun yerçekimi. Open Subtitles جاذبيته هي ما منع الكويكبات من تشكيل كوكب جديد
    Kalbine kan pompalanmasını engelleyen bir pıhtı yüzünden öldü. Open Subtitles ماتت من تجلط دم هذا منع الدم من التدفق لقلبها
    Seni engelleyen bir şeyden kurtuluyormuşsun gibi düşün. Open Subtitles فكر بأن تتخلص من شئ الذي يعيقك
    Araya giren ve yıldız ışığını engelleyen her neyse, bir gezegen gibi dairesel olmadığı görülüyordu. TED بدى أن هذا يشير إلى أنه أياً كان ما يعبر و يحجب إضاءة النجم لم يكن دائرياً مثل الكوكب.
    Beni engelleyen bir şey var. Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı! Open Subtitles هناك شئ ما يعيقني لم يحدث هذا معي من قبل
    Bizler de bu ışığın bir kısmını engelleyen yıldızlar sayesinde oluşan karanlıkları arıyoruz. TED والبحث عن الخفوت الناتج عن حجب بعض هذا الضوء من النجوم.
    Bana yardım edebilmenizi engelleyen bir kural yok, ve oradayken neler öğrendiğiniz hakkında... Open Subtitles .. لايوجد هناك شروط .. . تمنعك من مساعدتي في السباق , وماتتعلم من كونك هناك
    Bence duygularını benimle paylaşman ve benim de dinlemem, seksi daha içten yaptı ve seni engelleyen şey neyse onu aşmanda sana yardım etti... Open Subtitles اعتقد انه في الحقيقة انكِ شاركتي مشاعركِ معي ونا اصغيتِ بجد جعل الجنس اكثر عاطفة وساعدكِ على تغلب مهما كان الشيء الذي يمنعكِ منـ
    Kullanmamızı engelleyen kod bir çeşit savunma mekanizmasına bağlı. Open Subtitles الرمز الذي يمنعنا من استخدامه مرتبط بآلية دفاعية ما
    Sadece burada onun alanın en üst noktasından gitmesini engelleyen bir urgan bulunuyor. TED إلا أن هناك حبل صغير هنا، والذى يمنعه من تخطي مجاله المغناطيسي
    Kadınlarla yakın ilişkiler kurmasını engelleyen çok sayıda fobisi vardı. Open Subtitles كان لديه العديد من المخاوف التي منعته من عمل علاقات بالنساء
    Onu engelleyen gezegenlerin çokluğu parlaklığına gölge düşürüyor. Open Subtitles ذكائة محيّر بالحالة المزدحمة التي تعيق الكواكب
    Bu davayı rekor bir sürede sonuçlandırmamızı engelleyen bir şey var. Open Subtitles ستبقى هناك مشكلة واحدة تعقنا عن تنفيذ هذا فى وقت قياسى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more