Telefonu kapadım ve olabildiğince hızlı enstitüye gittim. | Open Subtitles | أغلقت الهاتف، وذهبتُ بأسرع ما يُمكنني بإتّجاه المعهد |
Senin o enstitüye bir daha gitmeni istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد منك في ذلك المعهد مرة أخرى. |
Ona ne olacak? Açıkçası, o hemen bu enstitüye geri gönderilecek. | Open Subtitles | بالطبع سيعود الى المعهد مباشرة |
Anlaşma yoluna gitmeyecekseniz, Los Angeles'e geri dönüp, ...onu bir enstitüye yerleştiriyorum ve onun için velayet kavgasına başlıyoruz. | Open Subtitles | وإذا لم تعقد معي صفقة سأسافر معه إلى لوس أنجلس وسأضعه في مؤسسة هناك ويمكننا أن نتقاتل على من له الحق في وصايته |
Daha sonra da sürekli kalacağı enstitüye gönderilecek. | Open Subtitles | قبل أن يحجز للرعاية في مؤسسة دائمة للمرض العقلي |
Müşterim bu Da Silva'ları büyük bir enstitüye bağışlama niyetindeydi. | Open Subtitles | كان ينوي زبوني التبرع بهم إلى مؤسسة كبيرة |
-Bunu enstitüye götür ben çıkamazsam | Open Subtitles | اذا لم اجعله يعود تأكد ان هذا سيصل المؤسسه |
Öncelikle, aşağı dünyalıların benim özel iznim olmadan enstitüye girmesi yasaklanmıştır. | Open Subtitles | أولاً، يُمنع على سكان العالم السفلي دخول "المعهد" من دون موافقتي. |
Bunun enstitüye ne yararı var? | TED | ما هو ربح المعهد من هذا؟ |
enstitüye gitmeliyim | Open Subtitles | أعدك أن تذهب إلى المعهد |
O zamandan beri, köpekbalıklarını incelerim o yüzden de yarın enstitüye gidip burada hala bir köpekbalığı sorunu yaşadığınızı söyleyeceğim. | Open Subtitles | مُنذُ ذلك الحين و أنا أَدْرسُ أسماكَ القرش... ولِهذا سَأَذْهبُ إلى المعهد غداً... واخبرُهم بأنّك ما زِلتَ عِنْدَكَ مشكلة قرشِ هنا. |
Kurt Godel her sabah, beyaz keten bir takım elbise giymiş ve fedora şapka takmış bir halde, evinden çıkıp Mercer Sokağı'ndan enstitüye doğru yürürdü. | Open Subtitles | كل صباح، (كيرت غوديل)، يلبس بذلة كتّانٍ بيضاء ويضع قبعة (فيدورا)، ويمشي من بيته بمحاذاة شارع (ميرسير) إلى المعهد. |
Ortada çok fazla şüphe vardı ve Cohen' da buraya, buradaki enstitüye, Godel'ı ziyaret etmeye gelmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان الشك يعم الأرجاء فتوجب عليه السفر إلى هنا، إلى المعهد هنا تماماً، لزيارة (غوديل). |
O taş kesildi ve aileme onun hala rüya gördüğünü düşündüğümü söyledim ama onlar onu enstitüye götürdü ve uyuşturucu verdiler ve o 16 yaşında öldü. | Open Subtitles | كانت مشلولة وقلت لوالدي اعتقد أنها ما زالت تحلم لكن وضعوها في مؤسسة |
Sanatçıların ağaçlardan öğrendiğim ders gibi hapishanelerimiz gibi durağan bir enstitüye uygulanıp uygulanamayacağını sormaya karar verdim. Bence cevabı evetti. | TED | و قررت أن أطرح سؤال ما اذا كانت العبرة التي استنتجتها من الأشجار كفنانين يمكن أن تطبق على مؤسسة جامدة كما هو الحال بالنسبة لسجوننا. و اعتقد أن الجواب هو نعم. |
Dediğine göre zekası 5 yaşından sonra hiç gelişmeyebilirmiş... ve onu bir enstitüye yatırmalıymışım... çünkü böyle bir çocuğu büyütmek aşırı bir yük olurmuş. | Open Subtitles | قال أن عقله لن يتخطّ ابدا عم الخامسة والأجدر أن اضعه في مؤسسة... لأن عبأ تربية ولد مثل هذا سيكون صعبا جدا... |
Eğer umursasaydı onu bir enstitüye yatırırdı. | Open Subtitles | إن كان مهتمّاً، لوضعها في مؤسسة |
Sence baban neden daha önce onu enstitüye yatırmadı? | Open Subtitles | بظنّك لمَ لمْ يضعها في مؤسسة مبكّراً؟ |
enstitüye büyük umutlarla bağlı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | -ربّما أنا أعرف أي آمال مرتفعة لديك بخصوص مؤسسة الزواج |
Ve o çıktığın enstitüye dönmen için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | وسوف أكون متأكد جداً لإعادتك إلى تلك المؤسسه ولا تخرجي منها أبداً |