Evet, çünkü erkek arkadaşının dili ağzında olmadan 10 dakika vakit geçiremiyor. | Open Subtitles | أجل، لأنّها لا تستطيع إمضاء عشر دقائق بدون لسان صديقها في فمها. |
Özellikle bir şey anlatmadı ama eski erkek arkadaşının şehre döndüğünü biliyorum. | Open Subtitles | هي لم تقول بالتحديد، لكن أعرف أن صديقها السابق عاد إلى المدينة. |
Ve o içgüdüler seni, eski erkek arkadaşının yaşadığı yere götürüverdi. | Open Subtitles | وتلك الغرائز قادتك إلى مكان عيش خليلك السابق |
Sadece eşine ve erkek arkadaşının ödemesine izin verdiğini düşünmüştüm? | Open Subtitles | كنت اعتقد ان زوجك أو حبيبك فقط من يدفع لك |
erkek arkadaşının caddenin karşısında... öldürüldüğünü görünce delirmiş. | Open Subtitles | كيف تخبلت عندما رأت خليلها يقتل عبر الشارع |
erkek arkadaşının etrafı kızlar tarafından sarılmışken nasıl bu kadar rahatsın? | Open Subtitles | كيف يمكنكِ أن تكوني هادئة جداً في حين خليلكِ يهاجم بعنف؟ |
Dinle, annenin erkek arkadaşının... kız kardeşine karşı hiç tuhaf davrandığını farkettin mi? | Open Subtitles | اسمع هل لاحظت أن خليل والدتك يتصرف بشكل غريب مع أختك؟ |
Tabi, erkek arkadaşının yanında bayanı heyecanlandırmak istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن أثير السيدة و بالأخص إذا كان حبيبها هنا |
Yok saydım, her iyi kız arkadaşın,erkek arkadaşının hasta olduğunda söyleyeceği gibi. | Open Subtitles | ألم تتلقي رسالتي؟ تجاهلتها.. كأي صديقة جيدة عندما يخبرها صديقها بأنه مريض. |
Yapmaya çalıştığı şey, eski erkek arkadaşının kız arkadaşına çamur atmakmış. İtiraf etmeliyim ki bunu duyduğumda, tepkim; hayranlık duymak oldu. | TED | و كانت تحاول الإيقاع بحبيبة صديقها السّابق، و عليّ أن أعترف أنّني منذ سمعت بهذا، أثار الأمر اعجابي. |
Kadının erkek arkadaşının peşinde. Bu yüzden Cumberland'e gidiyor. | Open Subtitles | انه يسعى وراء صديقها, لهذا, هو سافر الى كمبرلاند |
Bana ne senin erkek arkadaşının dairesinden? | Open Subtitles | لا أكترث بشقّة خليلك الجانبيّة، لا أكترث فحسب |
erkek arkadaşının alet çantası yok mu? | Open Subtitles | ألا يملك خليلك صُندوق عدة اللّوازِم؟ أيّ شيء؟ لا شيء؟ |
Hâla erkek arkadaşının çocuğuna bakıcılık yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | أن لا أستطيع التصديق أنكي تراعي أبن خليلك |
Öyleyse erkek arkadaşının senin için bıraktığı şeyleri göstermek zorunda değilim. | Open Subtitles | حسنا ، اظن انه ليس علي ان اريك ماذا ترك لكي حبيبك |
erkek arkadaşının babası Keith Murphy'den kampanyasına ciddi büyük bir bağış aldı. | Open Subtitles | وقد وصلته مساهمة كبيرة في حملته من كيث مورفي والد حبيبك |
erkek arkadaşının epey ciddi düşmanları var. | Open Subtitles | ينبغي عليك أن تعرفي أن حبيبك لديه أعداء شرسين |
erkek arkadaşının ne düşündüğünü ona gösterecek birşey. | Open Subtitles | اي شيء لكي تراه هي لتتعرف حول تفكير خليلها |
Ben yokken erkek arkadaşının gelip çektiğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت لي أنّ خليلها سيأتي، وسيأخذ المزيد من المال |
En son mutlu olduğunda erkek arkadaşının peşinden gitmek için, harika bir üniversiteden vazgeçmiştin. | Open Subtitles | حسناً، المرّة الأخيرة التي كنتِ سعيدة بها، كنتِ ستضحين بتعليمكِ الجامعي لتُرافقي خليلكِ. |
O zaman bir çalışanım olarak, 5 dakika mola izni veriyorum, böylece oğlumun erkek arkadaşının bu öğleden sonraki absürt tepkisini konuşabiliriz. | Open Subtitles | إذن كموظف لدي، أسمح لك بـ5 دقائق للإستراحة لنتحدّث عن خليل إبني وردّ فعله العنيف السخيف بعد ظهر اليوم. |
Bu erkek arkadaşının dört ay önce tek kelime etmeden onu terk ettiğini iddia eden bir kadının sözlerine benzemiyor pek. | Open Subtitles | إنَّ هذه لا تبدو لي كلمات امرأةٍ تشتكي من هجر حبيبها لها بدون سبب لأربعة أشهر مضت |
Kusura bakma ama erkek arkadaşının bu gece planları var. | Open Subtitles | أنا آسف، يا آنستي ولكن لدى صديقكِ خططٌ هذه الليلة |
Burada kocanın öldüğü, erkek arkadaşının intihar ettiği ve alkol tedavisi gördüğün yazıyor. | Open Subtitles | يقول هنا أن زوجكِ مات كان لديكِ عشيق قتل نفسه وأنتي تعاني من إدمان الخمور |
erkek arkadaşının o kadar uzağa gitmesini istemiyor musun? | Open Subtitles | لا تريدين لصديقك الذهاب إلى هذا الحدّ بعيداً؟ |
erkek arkadaşının yanına getir. | Open Subtitles | تعال، يُحرّكُه. حرّكْه هنا مِن قِبل خليلِكَ. |
erkek arkadaşının burada kalmasının iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد انها فكرة جيدة لصديقها على البقاء هنا. |
Senin şansına erkek arkadaşının sevgililer günü için rezervasyonu var. | Open Subtitles | ولحظك السعيد ,صديقك الحميم حصل على على حجز لعيد الحب |
Sen sahte bir erkek arkadaşının olmamasıyla baş edebilirsen ben de In Touch'ın "Onunla mı çıkıyor? " sayfasına çıkmakla baş edebilirim. | Open Subtitles | لذا هل أستطيع أن أتحمل صفحة "أنها تواعده"؟ من مجلة "إن توتش" اذا كنت تستطيعين تحمل أن لا يكون عندك صديق حميم مزيف |
erkek arkadaşının eve gidip bitkilerden örnek almasına ihtiyacım var. | Open Subtitles | سأحتاج لأن يقوم عشيقك بجمع عينات من التربة |