"erkek ve kadının" - Translation from Turkish to Arabic

    • الرجال والنساء
        
    • رجل وامرأة
        
    Seks yapmış erkek ve kadının dost olabileceğine. Open Subtitles ذلك أن الرجال والنساء يمكن أن يكونّوا أصدقاء عندما يمارسون الجنس؟
    erkek ve kadının ikisinin de kan basıncında belirgin bir artış görülüyor. Open Subtitles وفي كل من الرجال والنساء. هناك زيادة ملحوظة في ضغط الدم
    200 erkek ve kadının ekmek kapısı olmuştu. Open Subtitles وكان يعمل بها 200 من الرجال والنساء
    Kilitli kaldığım zamanki deneyimlerimle, keşfettiğim şeylerden biri de buydu: tutuklu olan ve bağışlanabilir erkek ve kadınların büyük çoğunluğu, ve kesin olan şu ki, hapis erkek ve kadınların yüzde 90'ı bir gün eski çevreye geri dönecek, ve bizim görevimiz ne çeşit erkek ve kadının çevremize geri döneceğine karar vermek. TED من خلال تجربتي في السجن، واحدة من الأشياء التي اكتشفتها هي: غالبية الرجال والنساء المسجونين سيعودون إليه مجددًا، وفي الواقع فإن، 90 في المئة من الرجال والنساء الذين سجنوا سيعودون في وقت ما إلى مجتمعهم، ونحن لدينا الدور في تحديد أي نوع من العائدين إلي مجتمعنا من الرجال والنساء.
    Bu bir erkek ve kadının aşklarını birbirlerine gösterme şekli. Open Subtitles انه مجرد رجل وامرأة يظهران حبهما لبعضهما البعض
    Evlilik, bu ülkenin yasalarına göre... bir erkek ve kadının gönüllü birlikteliğidir. Open Subtitles الزواج،استنادا ً إلى قانون هذه الدولة.. هوا اتحاد بين رجل وامرأة..
    Bu, "Gözden Kaçmış" ile de yapmak istediğim bir şeydi, beyaz olmayan erkekleri de dahil etmek ve en sonunda Black History Month için bir düzine siyahi erkek ve kadının hikâyelerini anlattığımız özel bir bölüm yapabildim. TED وهذا شيء كنت أريد فعله في مشروع "متجاهَلون" أيضًا، لكي يشمل الرجال غير البيض، وأخيرا أنجزت الأمر مع قسم خاص، لشهر تاريخ السود، حيث قمنا نشرنا العديد من قصص الرجال والنساء أصحاب البشرة السوداء.
    MIT Media Lab'da bir ortaklığım var, BMe diye inanılmaz bir şirket için çalışıyorum, Michigan Üniversitesi'nde öğretmenlik yapıyorum, ama çok mücadele ettim çünkü daha çok erkek ve kadının bu kadar olanağa sahip olamayacağını fark ettim. TED لدي زمالة في مختبر الوسائط بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، أنا أعمل في شركة مذهلة تسمى BMe، أقوم بالتدريس في جامعة ميشيغان، ولكنه كان صراعا لأنني أدرك أن هناك المزيد من الرجال والنساء عائدين إلى منازلهم ولم تكن لتتاح لهم تلك الفرص.
    Kuzey bölgesinde yaşayan her medeni erkek ve kadının rahmetli eşinizin trajik ölümünden dolayı ne kadar müteessir olduğunu anlatamam, Bayan Ashley. Open Subtitles لا أستطيع إخبارك يا سيدة (آشلي) عن مدى تأثرنا في مأساة زوجك الراحل لقد أثارت تعاطف كل رجل وامرأة متحضرون في الأرض الشمالية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more