Ethan burada değil ve Megan'da hâlâ harada olduğuna göre ben yapacağım. | Open Subtitles | حسن , ايثان ليس هنا وميغان لا تزال في الاسطبل اذن سأفعلها |
Ethan ve ben bu atı olay yerinin dışında bulduk. | Open Subtitles | هيي ايثان وانا وجدنا هذا الحصان بالقرب من مسرح الجريمة |
Ethan, neden bir anda tüm bunları kafana takıyormuş gibi davranmaya başladın? | Open Subtitles | ايثان , لماذا تتصرف فجأة و كأنك تهتم فعلاً بتلك الامور ؟ |
Ethan Zuckerman: Açıkcası, bu trajik bir durumdur, ve gerçekten kötüye gitmektedir. | TED | إيثان زوكرمان: من الواضح أن هذا وضع مأساوي، وللواقع هو يزداد سوءا. |
Evet, ben Lucy'yim. Seni gördüğüme çok sevindim Ethan Amca. | Open Subtitles | نعم أنا لوسي أنا مسرورة جدا لرؤيتك يا عم إيثان |
Ethan sana bir e- mail aldığını söyledi öyle değil mi? | Open Subtitles | ماذا عنه؟ إيثان أخبرك أنه حصل على بريد إلكتروني أليس كذلك؟ |
Ethan üçüncü bölümde özellikle New York'tan nefret ettiğini belli etmeseydi... | Open Subtitles | ذلك ربما يكون رائع إن لم يكن ايثان يكره نيويورك خاصةً |
Sivil medya ağının üyeleri için resim bu şekilde. 10 yıl önce, arkadaşım Ethan Zuckerman ile Global Sesler'i kurmuştuk. | TED | هذه الصورة لأعضاء شبكة إعلام المواطن, غلوبال فويسز إنني ساعدت على تأسيسها منذ أكثر من 10 سنوات مع صديقي ايثان زوكرمان |
Merhaba. Ethan. Seni dinliyorum. | Open Subtitles | ـ اهلا ايثان,انا استمع ـ مرحبا دكتور كرين |
Ethan'ın sınıf arkadaşları, bunu dinliyorsanız yerini biliyorsunuz. | Open Subtitles | اذا كان احد زملاء ايثان يستمع الينا الان فانتم تعلمون اين هو وهو لايستطيع ان يبقى هناك للابد |
Ethan, sen partiye başka bir karaktere bürünerek davetli olarak katılıyorsun. | Open Subtitles | ايثان ، انت سوف تذهب الي السفارة منتحلا احد الشخصيات خلال الحفلة ثم تختفي تحت مرئي من الناس.. |
Ethan'a ihtiyaç duyacağı her şeyi öğreteceğim. Hawk'suz gitmem. | Open Subtitles | سأعلم ايثان ما يحتاج ان يعرفه ، لن اذهب اذا لم يذهب هاوك |
Ethan, neler oluyor? Bu kahrolası şey de ne? | Open Subtitles | ايثان ، ما الذي يحدث بحق الجحيم ما هو هذا الشيء ؟ |
Gösteriden önce, sıradayken gerçekten hoş bir çocuk Ethan'laydım ve gösteriden sonra beni bulacağını söyledi. | Open Subtitles | قبل العرض , كنت مرتبطة مع رجل جميل جدا , ايثان وقال لي بإنه سيجدني بعد العرض |
Sen, ben ve Ethan gibi sağlıklı olan 12 milyon insan kaldı. | Open Subtitles | هذا يعني 12 مليون شخص على قيد الحياة مثلي ومثلك و إيثان |
Ethan Grohl'la tüm bu konuşmaları yapan adam o mu? | Open Subtitles | أنه هو الرجل الذي يتاجر جميع المكالمات مع إيثان غروهل؟ |
Bu, sen Ethan Grohl'u Brooklyn Köprüsü'nde onu hemen öldürmeden önce soyarken. | Open Subtitles | هذا هو أنت سطو إيثان غروهل على جسر بروكلين فقط قبل قتله. |
Biri Ethan Wick'in dolabına sıçtığından beri böyle büyük bir olay görmemiştik. | Open Subtitles | لم أرى هذا التخمين الكثير منذ تغوط أحدهم في خزانة إيثان ويك. |
Yaşananları göz önüne alacak olursak Ethan'ın araştırması onu oraya çekmiş olabilir. | Open Subtitles | النظر في هذه اللحظة، واحتمال أن التحقيق إيثان وتؤدي به إلى الأوبرا. |
Bu, Winsconsin'den bir hindi, Ethan Allen çocuk ıslah kurumunun yerleşkesinde. | TED | هذا ديك روميّ في ويسكنسن في مقرّ إصلاحيّة إيثان ألين. |
Yani Rick, Ethan ve ben isteklerini karşılayamıyoruz ... | Open Subtitles | لذا أنت لَمْ تشبعي بالكامل مِن قِبل ريك، إثان وأنا؟ |