Her zaman hanımları etkilemek için futbol yaralarım olsun istemişimdir. | Open Subtitles | انا أردت دائما جروح من كرة القدم لإثارة إعجاب الفتيات |
Martin, kadınları etkilemek için yaptığın numaraları anlat | Open Subtitles | مارتن، يُخبرُني البعض مِنْ الخُدَعِ تَستعملُ لإثارة إعجاب النِساءِ. |
..etkilemek için almıştım, yani iş ile alakalı bir durum, değil mi? | Open Subtitles | لإبهار زبائن معينين لذا فهذا متعلق بالعمل، صحيح؟ |
Bir düzine insanı etkilemek için ne mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | يا لها من فرصة مدهشة للتأثير على العشرات من الناس |
Bak, Bodi, biliyorsun, bizi etkilemek için bir şeyler yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | انظروا، بودي، كما تعلمون، لم يكن لديك لجعل الاشياء حتى لإقناع لنا. |
İlk resmi randevumuzu hatırlıyor musun beni etkilemek için Jean Georges'e götürmüştü hani? | Open Subtitles | هل تذكر أو موعد رسمي لنا, حينما أخذني إلى جان جورج في محاوله لإبهاري ? |
Babam beni sadece iş ortaklarını etkilemek için kullanır. | Open Subtitles | أبي يَستعملُني فقط لإثارة إعجاب شركائِه. |
Kapa çeneni. Arkadaşlarını etkilemek için yapmadığını nerden biliyorsun? | Open Subtitles | إسْكت، كيف تعرف أنّه ليس يعمل ذلك لإثارة إعجاب أصدقائه؟ |
Ethan'ın Roger'ı etkilemek için kendini paralamasına kızmıştım. | Open Subtitles | أنا أزعجت إثان لأنه كان مستميت جدا لإثارة إعجاب روجر |
Bu arada ödül avcısı aile avukatını etkilemek için çok gayretliydi. | Open Subtitles | كان صائد الجوائز في هذه الأثناء كان متحمساً لإثارة إعجاب محامي العائلة |
Bardaki sarhoş, yaşlı karıyı etkilemek için kendini öldürtecektin. | Open Subtitles | أنت تقتل نفسك لإبهار فتاة غبيّة عجوز في حانةٍ ما. |
Bir keresinde, sonradan 12 yaşında olduğunu öğrendiğim çok uzun birini etkilemek için bir köpeğe Fransız öpücüğü vermiştim. | Open Subtitles | قبّلت باللسان كلباً ذات يوم لإبهار رجل الذي اتضح أنه لم يتجاوز الـ12 عاماً |
Bu, davranışı etkilemek için çok basit gözükebilir. | TED | قد يبدو حاليًا أن هذا بسيط جداً للتأثير على التصرفات. |
veya gerekirse istatiksel profillerimize daha uygun hareket edelim diye davranışlarımızı etkilemek için kullanıyor. | TED | أو في حالة الضرورة، للتأثير على سلوكنا المستقبلي، لكي نتصرف بشكل يتوافق أكثر مع بياناتنا الإحصائية الوصفية. |
Hatunu etkilemek için hassas çocuk numarası yapma. | Open Subtitles | التوقف عن كونه رجل وسي الحساسة فقط لإقناع لها. |
Beni etkilemek için erkek iyi dansçı olmalı. | Open Subtitles | لإبهاري على المرء أن يكون راقصاً بارعاً. |
- Yersel moda olarak. - Seni etkilemek için sıkı çalışmalıyım. | Open Subtitles | الأماكن الخيالية - حسنا , يبدو أنى سأعمل بجهد لإعجابك - |
Beni etkilemek için yüzme takımına girdin. | Open Subtitles | إنضممت إلى فريق السباحة لإثارة إعجابي |
Neden beni etkilemek için o da burada değil? | Open Subtitles | لمَ ليست هنا لتسحرني أيضاً؟ |
Beni etkilemek için mi çağırdın? | Open Subtitles | هل إستدعيتني للنزول إلى هنا لتبهرني فحسب؟ |
Yani, yetişkin bir erkek sadece bir kızı etkilemek için başına bunca iş aldığı zaman merak etmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | اعنى انك حقا يجب ان تتسائل لماذا رجل ناضج يقحم نفسه فى كل هذه المشاكل .فقط ليثير اعجاب فتاه |
Victoria "ünlü trans yarışması"'nda... onun erkek olmadığını bilmeyen... ve aşık olduğu gey adamı etkilemek için.. | Open Subtitles | حسنا، فيكتوريا وشك أن تنافس في السحب المشاهير ملكة مسابقة كرجل من أجل إقناع رجل مثلي الجنس سقطت انها في حالة حب مع |
İnsanları etkilemek için başlangıç dersleri alan usta bir çömlekçi. | Open Subtitles | ليثير إعجاب الناس. ولكن اذا كان يريد إثارة إعجاب الناس. |
Pekala, şimdi beni etkilemek için bir şansın var. - Son 3 taneyi senin için sakladım. | Open Subtitles | الآن فرصتك لتثير إعجابي ادخرت الجراء الثلاثة الأخيرة لك |
Bence kızları etkilemek için bunlara ihtiyaç duymayı hissetmen çok üzücü. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا محزن حقاً، أنك تشعر في الحاجة لكل تلك الأشياء لكي تؤثر على الفتايات |
Sizi etkilemek için sürdüğümü söylemek isterdim ama hayır, sadece bir gizli ajanın bir öğle sonrası büyük bir hatası. | Open Subtitles | يمكنني القول ، أنّني تعطرت به لأثير إعجابك ولكن، كلاّ ، أخشى أنهّا مجرد حماقات بسيطة لهذا المساء الحزين |