Ya kamçılanmaktan kafayı sıyırdı ya da evrimindeki amacın erkekleri hadım etmek değil de tatmin etmek olduğunu anladı. | Open Subtitles | إما أنها انهارت تحت الضغط أو أنها اكتشفت أن مهمتها التطورية في الحياة هي أن تثير الرجال، لا أن تخصيهم |
Bana verilen emirler, sana yardım etmeye yönelikti gizliliğimi ifşa etmek değil. | Open Subtitles | تعليماتي كانت أن أساعدك لا أن أعرض غطائي للخطر |
Onu izlemek istiyordum, mutlu etmek değil. | Open Subtitles | أردت أن أراقبه لا أن أجعله يشعر بالسعادة |
Bilgilendirmek ve etkilemek, bizim devlete olan görevimiz kendi bencil arzularımızı memnun etmek değil. | Open Subtitles | إنَّه واجبُنا للدولة أن نكونَ مخبرين ومؤترين لا أن ننغمس في الرغبات الأنانية. |
Arkadaşlığımıza ihanet etmek değil de nedir bu yaptığın? | Open Subtitles | في ما هو العالم أن أي شيء ولكن أعمق خيانة صداقتنا؟ |
Bu kadar didinip başardığımız her şeye ihanet etmek değil de nedir bu yaptığın peki? | Open Subtitles | I - في ما هو العالم أن أي شيء ولكن أعمق خيانة من كل ما عملنا بجد لتحقيقه؟ |
Sizin işiniz haberleri sunmak Bay Decker, fikir beyan etmek değil. | Open Subtitles | عملك هو قراءة الأخبار يا سيد (ديكر) لا أن تكتب الإفتتاحيات |
- Kanları üzerinde dans etmek değil. | Open Subtitles | لا أن تشرب ! من دمائهم |