"etmeye hazır" - Translation from Turkish to Arabic

    • مستعد أن
        
    • على إستعداد
        
    • استعداد للادلاء
        
    • تريد المواصلة
        
    • جاهزة لتقطيبِ
        
    Ohashi ne zaman bana rapor etmeye hazır ise ben de ona o zaman rapor veririm. Open Subtitles انا مراقب. أنت اخبر أوهاشي انا اقدم له عندما هو مستعد أن يقدم لي.
    Ordunun şu an kadın savaşçı kabul etmeye hazır olduğundan pek emin değilim. Open Subtitles أنا غير متأكد أن الجيش مستعد أن ينضم إليه إمرأة محاربة
    Bu büyük maaş kesintilerini kabul etmeye hazır mısınız? Open Subtitles هل أنتم على إستعداد تام بتخفيض هذه الرواتب الضخمة؟
    İtiraf etmeye hazır mısın? Her iki kız da aynı kişi tarafından öldürmüş ve mumyalanmış gibi mi gözüküyor? Open Subtitles هل أنتم على إستعداد للإعترف بأنّ كلاًّ من هاتين الفتاتين قتلت وحنّطت من قبل نفس الشخص؟
    Ama tüm bu memurların büyük jüri önünde tanıklık etmeye hazır olduğunu bilmelisin. Open Subtitles لكن يجدر بك أن تعلم أن هؤلاء الضباط جميعهم على استعداد للادلاء بشهاداتهم لدى هيئـة محلفين عليـا
    Ama tüm bu memurların büyük jüri önünde tanıklık etmeye hazır olduğunu bilmelisin. Open Subtitles لكن يجدر بك أن تعلم أن هؤلاء الضباط جميعهم على استعداد للادلاء بشهاداتهم لدى هيئـة محلفين عليـا
    - Beni tedavi etmeye hazır mısın? Open Subtitles أنتِ جاهزة لتقطيبِ جُرحي؟ أجل.
    Ordunun şu an kadın savaşçı kabul etmeye hazır olduğundan pek emin değilim. Open Subtitles أنا غير متأكد أن الجيش مستعد أن ينضم إليه إمرأة محاربة
    Justina, ifadenin doğruluğuna yemin etmeye hazır mısın? Evet, Muhterem efendimiz. Open Subtitles هل مستعد أن تدعم ذلك بحلفان اليمين؟
    Kongre, ticaret gemilerimizi silahlandırma ve limanlarımızı güçlendirme teklifimi kabul etmeye hazır. Open Subtitles المؤتمر على إستعداد لتلبية طلبي لتسليح السفن و لتحصين الموانئ
    Size yardım etmeye hazır, ancak bazı şartlarımız var. Open Subtitles وهو على إستعداد لمساعدتك، مع بعض الشروط.
    Onu karşılayıp içeri kadar eşlik etmeye hazır olun. Open Subtitles كنْ على إستعداد لإستقباله ومرافقته للداخل.
    Şirketimizin belli standartları var ve şahsen o standartların aşağısına tenezzül etmeye hazır değilim. Open Subtitles فشركتنا لديها معايير محددة أنا لست على إستعداد لجعلها تنحدر.
    Tanıklık etmeye hazır altı tanığımız var. Open Subtitles لدينا سبعة شهود على استعداد للادلاء بشهادتهم
    - Beni tedavi etmeye hazır mısın? Open Subtitles أنتِ جاهزة لتقطيبِ جُرحي؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more