"etraflarında" - Translation from Turkish to Arabic

    • حولهم
        
    • بجوارهم
        
    Bunun birçok örneğine sahibiz: Kongo Pigmeleri, enstrümanlarını akord ederlerken ormanda etraflarında olan kuşların seslerini kullanırlar. TED ولدينا أمثلة كثيرة عن هذا: فأقوام البيجمي في الكونغو يضبطون آلاتهم وفقًا لأصوات طيور في الغابة من حولهم.
    etraflarında vücutlar şişiyor ve siyaha dönüyordu. TED حولهم كانت الجثث تنتفخ ويتحول لونها للأسود.
    Okuyucuları, gerçek zamanda etraflarında gerçekleşen olaylarla eşleştirebilir miydim? TED وهل يمكنني مطابقة ميول القراء مع المناسبات التي تقام حولهم في الواقع؟
    Fransız ürünleri.. etraflarında zavallı insanlar ölüyor. Ama bu umurlarında değil Open Subtitles و الفقراء يتساقطون موتى حولهم و هم لا يولون ذلك أى إهتمام لعين
    Ama etraflarında olmaktan hoşlanmıyorum, demek istediğimi anla. Open Subtitles لكننى أكرة التواجد بجوارهم إذا كنت تعلم ماذا أقصد
    Çocukluklarına dönerek. Ama işe yaramamıştı. Evren, etraflarında çöküyordu. Open Subtitles عادوا إلى الطفولة لكن الأمر لم يفلح، فقد كان الكون ينهار من حولهم
    Katliamı hatırlayamıyorsun çünkü sen birinci çemberdeydin ve senin için katiller ve etraflarında duranlar aynı çembere dahil. Open Subtitles لا يمكنك تذكّر المجزرة لأنه في رأيك القتلة و الذين حولهم ينتمون لنفس الحلقة
    TÜm ihtiyaçlarının etraflarında patlamalar değil de sevgi ve sağlık olduğu bir yer. Open Subtitles كل ما يريدونه ليكونو سعداء دون انفجارات حولهم
    Şimdi en sonunda, etraflarında bunca sınırsız yiyecek ile yavrular eğlence için yeterli enerjiye sahipler. Open Subtitles الآن، أخيراً، بوجود غذاء وفير حولهم فلدى أشبال الأسود الوقت والطاقة ليلعبون
    Ve etraflarındaki renklerle denge kurarak, etraflarında sağlıklı, renkli bir parlamayla, dolu bir hayat yaşadılar. Open Subtitles و أن يكونوا في خضم توازن من الألوان المحيطة بهم بألوان مفيدة تشع من حولهم تعني أنهم سيعيشون حياة واعدة
    Yaşayanlar, yakın zamanda ölenlerin, her zaman etraflarında olduklarını bilmezler. Open Subtitles الأحياء لايعلمون أن الأموات الجديدين يحومون دائما من حولهم
    etraflarında gösteriler varken microlight iki kat hızlı olmalı. Open Subtitles يتم تجميع الطائرة الشراعية في وقت سريع بشكل مضاعف, في حين أن العرض الجوي يمضي من حولهم.
    Ve etraflarında sahte eğlence ve gülücükler arıyorlar. Open Subtitles وينظروا حولهم إلى كل المرح والضحكات الزائفة
    Ayaklarımla hareketler yaptığımda, insanlar ne yaptığımı izliyor. etraflarında olup bitene dikkat etmiyorlar. Open Subtitles عندما أحرك أقدامي الناس تشاهد ما أفعل ويزيد لإنتباه لما يحدث حولهم
    Ve eğlenceli tarafı şuydu ki: Bu kargalar, haftanın geri kalanında, bu öğrenciler ne zaman kampüste dolaşsalar, onlara gaklayıp etraflarında uçuşarak hayatlarını bir nebze de olsa perişan ettiler. TED وقد أستمتعوا بإكتشاف أنه في ما تبقى من الأسبوع، هذه الغربان، بمجرد أن يسير أؤلئك الطلاب في الحرم الجامعي، تقوم تلك الغربان بالنعيق عليهم، وتلف وتدور حولهم وتجعل حياتهم بائسة نوع ما.
    O balıkçılar lagunda yeni ev arayışıyla açılırken etraflarında onları kabul etmeyen bir şehrin büyüyeceğini düşünemezlerdi. TED عندما بدء هؤلاء الصيادون بالإبحار أسفل البحيرة للبحث عن منازل جديدة، لم يكن واضحاً لهم أن المدينة التي ترتفع من حولهم يوما ما ستصر على أنهم لا ينتمون إليها.
    Ekim 2007'de alevler San Diego'yu kapladığında insanlar ne olduğunu bildirmek ve komşularından etraflarında ne olduğunu öğrenmek için Twitter'a koştu. TED عندما اندلعت الحرائق في سان دياجو، أكتوبر 2007، تحول الناس الى تويتر لتقرير ما يحدث وللحصول على معلومات من جيرانهم عما يحدث من حولهم.
    Sokağın köşesinde dansçılar, etraflarında küçük bir topluluk, ama topluluğun tamamı neler olduğunu açıkca görebilmekte. TED كان الراقصون في زوايا الشارع يرقصون متجمهرين حول بعضهم البعض .. صحيح ان الجمهور كان صغيرا ولكن جميعهم يمكنهم الاطلاع على ما يجري حولهم .. ومشاهدة الراقصين جميعاً
    En azından, neden insanların onu etraflarında istediklerini anlıyorum. Open Subtitles على الاقل استطيع ان اعرف لماذا الناس يريدونه بجوارهم
    Grace etraflarında olduğunda herkes mutlu oluyor. Open Subtitles الجميع سعداء عندما تكون (غرايس) بجوارهم.
    Anlaşılan testis tetikçisi Lacey, ırkçı Ed ve esrarkeş sapık Nolan etraflarında Ray'in olmasından rahatsızlık duyuyor. Open Subtitles حسن، على مـا يبدو أن (لايسي) العاهرة، و (إيد) العنصري، و (نولان) مدمن الحشيش المترصد ليسوا مرتـاحين لوجود (راي) بجوارهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more