Seni kurtaran aynı ilacı ona enjekte ettiğimiz an bazı görüleri oldu. | Open Subtitles | في اللحظة التي حقن بنفس المخدر الذي أنقذ حياتك، كانت له رؤى |
Bundan söz ettiğimiz an annemiz olmayacağını söyledi. | Open Subtitles | قالت: اللحظة التي سنتحدث فيها عن ذلك الأمر هي نفس اللحظة التي ستتوقف بها عن كونها أمنا |
Bu dünyada yapayalnız olduğumuzu fark ettiğimiz an. | Open Subtitles | تلك اللحظة التي ندرك بها أننا وحيدون في هذا العالم |
Hayatımız kökten değiştiren anlar vardır... zayıflıklarımızı itiraf ettiğimiz an... bir mücadeleye girdiğimiz an... bir fedakarlığı kabul ettiğimiz... veya sevdiğimizin gitmesine izin verdiğimiz an. | Open Subtitles | تأتي لحظة عندما تتغير حياتنا للأبد. اللحظة التي نعترف بضعفنا اللحظة التي نرتقي للتحدي |
Bilgi işlemenin yapay zekânın kaynağı olduğunu kabul ettiğimiz an, bu bazı uygun hesaplama sistemlerinin zekânın temeli olduğunu ve bu sistemleri aralıksız geliştireceğimizi kabul ettiğimizde ve bilişin ufkunun bildiğimizden daha uzaklara uzandığını kabul ettiğimizde, bir çeşit yaratıcı geliştirme sürecinde olduğumuzu kabul etmek durumunda olacağız. | TED | ولكن في اللحظة التي نعترف فيها أن معالجة المعلومات هي مصدر الذكاء، وأن بعض أنظمة الحاسوب الملائمة تُعبِّر عن أساس الذكاء، ونعترف أننا سوف نحسِّن هذه الأنظمة باستمرار، ونعترف أن أفق الإدراك على الأرجح يتجاوز الذي نعرفه حالياً بكثير، وبالتالي علينا الاعتراف أننا في مرحلة بناء نوع ما من الآلهة. |