Ve ben de tekrar o füzenin helikopteri vuruşunu dinlemeyi reddediyorum. | Open Subtitles | و أنا أرفض الاستماع مرة أخرى لصوت ذلك الصاروخ يصيب المروحية. |
Diger füzenin nereyi hedefledigi umurunda degil, öyle mi? | Open Subtitles | أنت لا تهتم حتى إلى أين يتجه الصاروخ الثاني, أتهتم؟ |
Üç araba füzenin geldiği binaya doğru yaklaşıyor. | Open Subtitles | ثلاث سيارات قريبة من المبنى الذى اتى منه الصاروخ |
Güney Atlantik'te bir yere yönlendirilmiş beş milyon dolarlık bir füzenin | Open Subtitles | تساوى القذيفة خمسة مليون دولار متجهة نحو بقعة فى جنوب الأطلسى |
Kıtalararası 24 Trident füzesi. Her füzenin 8 nükleer savaş başlığı var. | Open Subtitles | حوالى 24صاروخ ثلاثى الرؤوس و 15 صاروخ ثمانى الرؤوس |
Birkaç sorun çiktigini itiraf etmeliyim. Mesela füzenin yörüngesini ayarlarken. | Open Subtitles | هناك بعض المشاكل عدلت المسار المنحنى للصاروخ |
Nükleer füze 1375 kg,bu füzenin başlığı. | Open Subtitles | الصاروخ النووى يزن 1375 كيلو هذه هى رأس الصاروخ |
Askeri izleme cihazlarımız, füzenin izlediği yolu bulmak için her şeyi yapıyorlar fakat elimizde belirli bir şey yok. | Open Subtitles | إن رجال الجيش يحاولون أقصى ما لديهم للعثور على هذا الصاروخ ولكن ليس لدينا وقتاً كافياً. |
Sana yemin ederim füzenin hedefini vurmasına izin vermektense benimle işbirliği yaparsan, daha çok kendin ve insanların için anlaşma yapmış olacaksın. | Open Subtitles | وأعدك ستصنع الكثير لنفسك ولرجالك لو تعاونت عما لو تركت هذا الصاروخ يصيب هدفه |
füzenin nereye gittiğini söyle engellememe yardım et daha sonra Başkan'la konuşacağını garanti edeyim. | Open Subtitles | أخبرني أين سيتجه هذا الصاروخ وساعدني في إيقافه, ثم أضمن لك أنك ستتحدث مع الرئيس |
Her dakika geçtiğinde, füzenin hedef bölgesi genişliyor. | Open Subtitles | مع كل دقيقة تمر فإن منطقة هدف هذا الصاروخ تتسع. |
Çevre ekipleri yakındaki binaları kalan düşmanlar için korusunlar daha sonra füzenin izini sürmek için görevlileri yer değiştirsinler. | Open Subtitles | لتقوم الفرق الميدانية بتفتيش المباني المجاورة بحثاً عن إرهابيين, ثم حولي العناصر للبحث عن الصاروخ. |
Ordunun bütün bölümlerine haber verildi ve füzenin yerini belirleyip durdurmak için ellerindeki tüm gücü kullanıyorlar. | Open Subtitles | كل فروع الجيش تم تنبيهها وهم يفعلون كل شيء في إمكانهم لتحديد موقع الصاروخ وإيقافه. |
Yalnızca füzenin hedefinin neresi olduğunu değil, füzenin nerede olduğunu dahi bilmediğimizi mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | نحن نقول أننا ليس فقط لا نعرف هدف هذا الصاروخ, ولكننا لا نعرف أيضاً أين هذا الصاروخ؟ |
Beyaz Saray füzenin bulunması için DOD ile beraber çalışıyor. | Open Subtitles | البيت الأبيض طلب منا التنسيق مع وزارة الدفاع للعثور على هذا الصاروخ |
füzenin ısı görüntüsünü saptayamadık. | Open Subtitles | لم نتمكن من العثور على الصاروخ بالفحص الحراري |
Hayır, hayır, orta bölgeyi ya da füzenin uçuş menzili içindeki hiçbir bölgeyi eleyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا تقليص الغرب الأوسط أو أي منطقة في نطاق طيران الصاروخ .نعم، هذا ما أحاول أن أقوله لك |
füzenin sarsıcı etkisini yaratabilmek için GD'nin sismik dengeleyici kasnaklarını kullanmış. | Open Subtitles | لقد ولجت على مركز زلازل جي دي لتصنع تأثير القذيفة الحقيقي |
Avantajları aynı zamanda füzenin de içinde olan denizaltı platform kodlarını hâlihazırda hacklemiş olmaları. | Open Subtitles | ميزتهم أنهم إخترقوا بالفعل شفرات أساس الغواصة التي هي أيضا في القذيفة |
Sayın Başkan, programlanmış ve hazır bulunan, lazer güdümlü bir füzenin hakimiyetindeyim. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، لقد أعطيت نفسي الحق في إعداد صاروخ موجه بالليزر مبرمج ومجهز |
füzenin geldiği yeri görebiliyoruz. | Open Subtitles | لدينا توكيد مرئي للصاروخ انه متجه نحو الهدف |
Andropov 12 tane nükleer füzenin hazır ve yakıtlarının dolu olmasını emretmiş. | Open Subtitles | لقد أمر (أندروبوف) بتسليح اثنا عشر صاروخاً نووياً وتعبئتهم بالوقود |
- Biraz. Güdümlü bir füzenin jiroskopik kontrol dengesini bir radyo ışını veya başka bir şeyle bozmak demek. | Open Subtitles | انه رمى السيطرة التوازنية لصاروخ موجه غير مستقر مع |
füzenin başarıyla fırlatıldığını karargahına bildir. | Open Subtitles | أكّد اطلاق الصّاروخ النّاجح لقيادة الاسطول نعم, كابتن |