| Kış gelince Kabil tüm fındıklara sahipti, Habil'in ise hiç fındığı yoktu. | Open Subtitles | وبحلول الشتاء، حصد هابيل كل البندق فيما لم يحصل قابيل على أي بندق. |
| Vişne ve fındığı aynı ezmenin içinde hiç yememiştim. | Open Subtitles | لم يسبق وأن تناولتُ الكرز مهروسًا مع البندق. |
| Fare fındığı buldu ve fındık ona pek bir lezzetli geldi. | Open Subtitles | وعثر الفأرعلى البندق وكان البندق جيداً |
| Avustralya fındığı. | Open Subtitles | بندق "الماكديميا" |
| Bir seferinde bütün kase fındığı yemiştim. | Open Subtitles | أتعرف في رحلة واحدة، أكلت وعاء كامل من المكسرات |
| Bak bir Avustralya fındığı. | Open Subtitles | هاهي المكسرات لا, هذا شيء آخر |
| Çünkü fındığı kimin tutacağını düşünüyorduk. | Open Subtitles | لأن كان هناك الكثير من الأفكار التمثيلية بين من سيتحوذ على الجوزة بينهما |
| Rutherford B. fındığı ile hazırla. | Open Subtitles | إجعلْه روثرفورد بي بذوق البندق |
| Bir fındığı kırmak zor iştir. | Open Subtitles | إنها كغشاء البندق من الصعب كسره. |
| O vakitler Çin fındığı kadar bir şeydi. | Open Subtitles | كانت تشبه البندق الصيني |
| Çin fındığı nedir? | Open Subtitles | ما هو البندق الصيني؟ |
| "Brezilya fındığı" olacaktı. | Open Subtitles | البندق البرازيلي |
| Tabii fındığı seviyorsan başka. | Open Subtitles | الا إذا كنت تحب البندق الأسود |
| Macamademia fındığı. | Open Subtitles | بندق (ماكاماديما) |
| Herhangi bir ağacın fındığı yeterli benim için. | Open Subtitles | أي نوع مِن ثِمار المكسرات |