Görünen o ki, akşama kadar fındıkları yeniden depolamamız gerekecek. | Open Subtitles | يبدو أنّنا سنحتاج إلى ملأ مخزون البندق هذه الليلة, حسناً ؟ |
Bunlar fındıkları kabuklarından çıkarmak için özel olarak eğİTildi. | Open Subtitles | هذه السناجب تدربت على ازالة أغلفة البندق |
Oh, hayır! Oh, hayır, fındıkları kırarken mutlu olmuyormusun. | Open Subtitles | لا، ليس من المعقول أن تكون سعيداً في كسر البندق |
Ve eğer gerçekten zekiyseler, ( o zaman) neden kabukları açılmış fındıkları hala taşla kırıyorlar? | TED | وإذا كانوا فعلاً أذكياء، لمَ يضربون المكسرات بحجر ليكسروها؟ |
Bademin tadını seviyorum ama fındıkları çok çiğnemek gerekiyor. | Open Subtitles | لكن المكسرات نفسها؟ إنها مضغ زائد عن المطلوب |
Eğer merak ediyorsanız, birileri gerçekten sincapların koklama duyusunun kesildiği bir deney yapmış ve sincaplar yine de fındıkları bulabilmişler. | TED | وإذ كنتم تتسائلون، قام أحدهم بالتجربة بالفعل حيث قاموا بتعطيل حاسة الشم لدى السناجب وأمكنهم مع ذلك العثور على الجوز |
Parktakiler fındıklara çökmeden önce bizim fındıkları ele geçirmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | يجب علينّا أن نحصل على هذا البندق قبل وصول باقيّ رفاق المتنزة عليه. |
Bir dahaki sefer içeri girdiğimizde fındıkları güvenli bir yere saklayalım. | Open Subtitles | في الفرصة الآخرى التي نغتنمها، علينّا العودة إلى هُناك و إخفاء هذا البندق. |
Bir takım ayarlayıp fındıkları Park'a getirmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | أقترح أن نجمع فريقاً و نأخذ البندق إلى المتنزه. |
Geri kalanımız arabadaki fındıkları indirecek. | Open Subtitles | و بقيتنّا سيفرغ البندق من هذه الشاحنة هناك. |
Unutun onu. Kapı açık. fındıkları dışarı çıkartabiliriz. | Open Subtitles | أنسوا أمره الباب مفتوح ، يمكننا دفع البندق للخارج. |
Senin dişinle kırdığın fındıkları geyik taşağıyla kırar. | Open Subtitles | البندق المحمّص يزن نحو 1.79 أما خصيتيّ الأيل، أسفل أيلٍ |
Kış için fındıkları gömüyorsunuz demek? | Open Subtitles | يدفنون البندق للشتاء، أليس كذلك؟ |
Siz ikiniz fındıkları kasaya doldurun ve ağızlarını kapatın. | Open Subtitles | وأنتما ضعا البندق فى القبو ، وأغلقه. |
Birlikte karışık kuruyemiş aldığımız zaman tüm fındıkları yiyor, böylece görmek zorunda kalmıyorum. | Open Subtitles | هى تأكل كل المكسرات البرازيلية حتى لايكون عليّ أن أنظر إليهم |
- Bu fındıkları kırmak gerçekten zor. | Open Subtitles | هذه المكسرات حقاً صعب جداً فكها |
Evet, DiNozzo fazla sorun çıkarmadan fındıkları buldu. | Open Subtitles | أجل, لقد وجد (دينوزو) علبه المكسرات بدون أي مشاكل |
fındıkları yeme. | Open Subtitles | الاستغناء عن المكسرات. |
Beynin bu bölümü sincapların fındıkları bulmasını sağlayan bölümdür. | TED | هو الجزء الذى يسمح للسناجب بإيجاد الجوز |
Şimdi fındıkları güzelce ısıtıyoruz ki sıkılaşsınlar. | Open Subtitles | الأن يقوم بقلي الجوز حتى يصبحوا صلبتين ولذيذتين |
Sadece kendi fındıkları ile uğraşırlar. | Open Subtitles | ــ لو قمنا بذلك , سنحصل على كل الجوز و ننجح ــ كلام منطقي |