| Onların başardıkları, entellektüel ve bilimsel olarak, olağanüstü, fırtınalardan sağ salim çıkmaya çalıştığımız bu zamanda o kadar önemliler ki. | TED | ان انجازاتهم .. الفكرية والعلمية مذهلة جداً وهي هامة جداً لهذه الاوقات التي نمر بها التي تضربنا فيها العواصف |
| Bu sayede hem yukarıdaki fırtınalardan korunuyor hem de yiyecek bulabiliyor. | Open Subtitles | هنا، إنها محميّةً من العواصف في الأعلى، وهنا أيضاً، يمكنها العثور على الطعام. |
| Mikazuki'ye okyanustan yolcu gemileri gelmiyor, belki de son zamanlardaki fırtınalardan dolayı. | Open Subtitles | الباخرة التي ستأخذنا الى ميكازوكي لم تصل ربما بسبب العواصف |
| Yüzyıl 2, Dörtlük 40'da sadece bir fırtınadan bahsetmemekte, bir fırtınalar serisinden bahsetmekte, tekrar tekrar gelen fırtınalardan. | Open Subtitles | في الفصل الثاني من الرباعية الـ 40 لا يشير نوستراداموس إلى عاصفة فقط بل إلى سلسلة من العواصف المتلاحقة |
| Gözlerin yangından, fırtınalardan dem vuruyorken zarif vücudun ise tutkunun o fırtınalı semalarına götürülmek için feryat ediyor. | Open Subtitles | ،عيناك تنطقان بالنيران والعواصف وجسدك الرشيف يصرخ في سماوات عاصفة من العشق والهيام |
| Burada, yukarıdaki fırtınalardan korunmuş oluyor ve aynı zamanda yiyecek de bulabiliyor. | Open Subtitles | هنا، إنها محميّةً من العواصف في الأعلى، وهنا أيضاً، يمكنها العثور على الطعام. |
| Onu fırtınalardan uzak tutmak amacıyla kadını, benzin deposuna şeker atmakla suçlamış. | Open Subtitles | لقد إتهمها بوضع السكر في خزان وقودهِ لأجل أن تبقيه بعيداً عن العواصف |
| Erkek penguenler aylardır hiçbir şey yemedi ve fırtınalardan tek korunakları, birbirleri. | Open Subtitles | لم يأكل ذكور البطاريق منذ أشهر، ولا يملكون سوى بعضهم البعض لحماية أنفسهم من العواصف الهوجاء |
| Venüs'ün yoğun atmosferi hayal edilebilir en tuhaf mega fırtınalardan birini yaratır. | Open Subtitles | غلاف الزهرة الكثيف يصنع إحدى أغرب العواصف العملاقة التي يمكن تصوّرها |
| Güneş sistemimizdeki en tuhaf ve büyük fırtınalardan biri için. | Open Subtitles | عن إحدى أغرب العواصف العملاقة في النظام الشمسي |
| O evsizleri fırtınalardan geçirip bana gönderin. | Open Subtitles | أرسلوا إلي الذين بلا مأوى، ومن تتقاذفهم العواصف. |
| Ne yazık ki dünkü fırtınalardan sonra yerler hâlâ ıslak. | Open Subtitles | أخشى أن الأرض لا تزال رطبة بعد العواصف التي هبت أمس. |
| Bu hafta endişelerimizi ve dualarımızı korkunç fırtınalardan ve sellerden etkilenenlere yöneltelim. | Open Subtitles | نُفكر ونصلي هذا الأسبوع لمن أثرت بهم تلك العواصف والفياضانات الفظيعة |
| Şimdiye kadar görülen en kötü fırtınalardan biriydi. | Open Subtitles | واحدة من أسوأ العواصف التي سجلت على الإطلاق |
| Su altında yukarıda kopan fırtınalardan korunur ama nefes alabilmesi için yıl boyunca havayla temas etmesi gerekmektedir. | Open Subtitles | عندما تبقى تحت المياه تكون محمية من العواصف بالأعلى لكن , يجب أن تُبقي على منفذ يوصلها للهواء طوال العام حتى تتمكن من التنفسٍ |
| İki hafta önce çıkan fırtınalardan sonra- | Open Subtitles | أظن أن جسدها كان محشوراً في مجرور العواصف لأكثر من شهر .... حتى هذه العواصف الرعدية قبل أسبوعين |
| Buna rağmen fırtınalardan nefret ederim. | Open Subtitles | بالرغم من أنني أكره العواصف كلياً |
| Gördüğüm en büyük fırtınalardan biriydi. | Open Subtitles | لقد كانت واحدة من أكبر العواصف |
| Ve sıcaklığını fırtınalardan alıyor. | Open Subtitles | وبالحرارة تأتي العواصف |
| Bak, Daniel, titanların bile fırtınalardan korunmak için güvenli limanlara ihtiyaçları vardı-- Profesyonel ya da kişsel. | Open Subtitles | اسمع يا (دانييل)، حتى الجبابرة يبحثون عن ملجأ آمن من العواصف الشخصية والمهنية |
| Genç şairler! Gücünüzü bulutlardan, ışıktan, fırtınalardan alasınız... | Open Subtitles | شِعر جديد,اسحب الطاقة من' 'الغيوم والضياء والعواصف |