Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı. | Open Subtitles | لقد رأوا هذا المسكين يهمس لك. ورأوك تكتب شيئاً ما. |
Sonunda, ambulans gelmeden, bir kaç dakika önce birinin fısıldadığını duydum... | Open Subtitles | "قبل أن تصل عربة الإسعاف أخيراً بلحظات،" " .سمعت أحدهم يهمس." |
Bazen geceleri, söyleyeceklerini kulağıma fısıldadığını zannediyorum. | Open Subtitles | أحياناً خلال الليل أعتقد أنني أسمعه يهمس لي |
Törende babamın bana şöyle fısıldadığını hatırlıyorum... | Open Subtitles | في حفل الزفاف أتذكر كيف همس لي أبي قائلاً: |
O zaman, anneler, bu sene şeker toplamaktan vazgeçin onu yerine, çocuğunuzu oturtun ve ona babasının aç bir zombi olduğunu ve saman tırmığını bilemeye gitmeden önce annesine senin çok lezzetli göründüğünü fısıldadığını söyleyin. | Open Subtitles | أن أبوهم زومبي جائع وقبل أن يذهب ليزيد من حدادية الشوكة لقد همس لأمكم أنكم تبدون لذيذين |
İnsanlar, kulağınıza emirler fısıldadığını ve sizin de itaat ettiğinize inanıyor. | Open Subtitles | البعض بعتقد بأنها تهمس في أُذنك بالاوامر وانت تطيعها |
Çizdiği resmi görür görmez, Judith'in bana ne fısıldadığını anladım. | Open Subtitles | وفور أن رأيت الرسمة فهمت ما همست به جوديث |
Jeanne D'arc'ın solunda belirip... sol kulağına fısıldadığını söylemişti bana. | Open Subtitles | أن " جان دارك " كان يظهر دائماً من الناحية اليسرى ثم يهمس له فى أذنه اليسرى |
Muhtemelen birinin fısıldadığını duyuyorsundur. | Open Subtitles | يحتمل أنّكَ تسمع شخصاً يهمس |
Kalbinin fısıldadığını hiç bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن قلبك يهمس |
Connavers'ın fısıldadığını duydum | Open Subtitles | سمع يهمس أن كونافيرس |
Will'in bir isim fısıldadığını duydum. | Open Subtitles | سمعت (ويل) يهمس باسم |
Kulağıma ne fısıldadığını bilmek istemez misin? | Open Subtitles | ألا ترغبين في معرفة ما همس لي به في أذني ؟ |
Videoda ona ne fısıldadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تريد أن تعرف ماذا همس لها في الفيديو؟ |
-Kimse sana 007 demiyor. -Asansörde Murphy'nin 007 diye fısıldadığını duydum. | Open Subtitles | لا أحد يدعوك 007 - "في المصعد , همس (مورفي) , "007 - |
Scott, Lacey'e Danny'nin kulağına ne fısıldadığını söyle. | Open Subtitles | (سكوت) أخبر (لاسي) بما همس به (داني) لك |
Bazen geceleri bana fısıldadığını duyuyorum. "Pimi çek gitsin. | Open Subtitles | احيانا في الليل تهمس لي هسسسسس |
Hiçbirini. - Cyrano gibi kulağına senin fısıldadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك أنت كنت تهمس في أذنه كـ(سيرانو). |
O zaman memelere ya da ikizlere fısıldadığını nereden duydular? | Open Subtitles | فأين أنها لم تحصل عليه في عقولهم أن كنت قد همست في أي الثدي أو أي titties؟ |
Depo 9'da onun kulağına ne fısıldadığını duydum Pete. | Open Subtitles | سمعتُ الكلام الذي همست به في أذنه في المستودع 9 يا (بيت). |