Yer fıstığı yemek, kahve ve gazoz içmek dergi okumak için 150 dolar. | Open Subtitles | مائة وخمسون دولار سنوياً لتجلس في غرفة وتتناول الفستق والقهوة والصودا وتقرأ مجلة. |
Ketçapın, sosisin, makarna sosunun, soya sütünün, spor içeceklerin, parmak balıkların ve yer fıstığı ezmesinin içeriklerini bir kontrol edin. | TED | تفقد مكونات الكاتشب والنقانق وصلصلة السباغيتي وحليب الصويا والمشروبات الرياضية، أصابع السمك المقلية، وزبدة الفستق. |
Yani şimdi fıstık yemeyi yasaklayıp, Tanrı'yı fıstığı yarattığı için dava mı edeceğiz? | Open Subtitles | الآن هل معنى هذا أن نقوم بحظر الفول السوداني ونقاضي الرب لأنه خلقه؟ |
bu şehirde sen de bir paket amerikan fıstığı alırsan senin hakkında da şarkı yazılır | Open Subtitles | اشترى كيس فول سودانى من هذه البلدة وستحصل على أغنية خاصة بك |
İspiyoncu falan değilim ama öğretmenimiz resmen bir haftalık deniz fıstığı misali berbat. | Open Subtitles | أنظري , أنا لست إمرأة واشية ولكن مُعلمنا تفوح منه رائحة فستق البحر النتن منذ أسبوع |
Ben uçağı çalmaya çalışan adamın fıstığı olan kardeşiyim. | Open Subtitles | انا الذي كان معي جوز البيكان عندما حاول أخي سرقة الطائرة |
Çocukluğu bırak hala fıstığı seviyorsun. | Open Subtitles | هذا الطفل ما زال يتذكر أنك تحب أكل الفستق |
Şehirdeki tüm Tayland restoranları yer fıstığı yiyemediğini biliyor. | Open Subtitles | هاواراد كل المطاعم التايلندية بالمدينة تعرف أنك لا تستطيع أكل الفستق |
Bir litreye yakın yer fıstığı yağına, biraz balonlu naylona ve bulabildiğin kadar tele ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | ستحتاج إلى زيت الفستق وبعض الفقاعات وكل اليرقات التى بإمكانك إيجادها |
Belki de yer fıstığı krokanlarını kırdığın için yorulmuşsundur? | Open Subtitles | ربما ذراعيكِ متعبتان من تحضير الفستق الجاف ؟ |
Hortumlu kırıcı, yer fıstığı öğütücü ezip kıymaya çevirebilecek ürkütücü popo. | Open Subtitles | صاحب الخرطوم المدمر ، قاذف الفول السوداني لَرُبَّمَا حتى أكثر رعب |
Yer fıstığı boyutunda beyinleriyle, bireyselliklerini koruyabiliyor, uzun vadeli bağlar kurabiliyorlar. Bunun mümkün olduğunu bilmiyorduk. | TED | بواسطة أدمغة بحجم حبة الفول السوداني، هي تبقي على روابط فردية و طويلة المدى. لم نكن نعرف أن ذلك كان من الممكن حدوثة. |
Bu kötü işte. Son yemeğim bir tabak dolusu Şili fıstığı oldu. | Open Subtitles | هذا ليس جميلاً، كانت وجبتي الأخيرة زبدة فول سوداني بالفلفل الأحمر |
İspanya ve Kosta Rika'yı da unutmayalım. Yer fıstığı da vermediler zaten. | Open Subtitles | "و " أسبانيا " و " كوستريكا و لوكان لديهم فول سوداني |
Yer fıstığı, sesini kesecek misin ? Geri çekil, otur. | Open Subtitles | فستق" هلا سكتّ قليلاً؟" ارجع للوراء , اجلس |
Kaju fıstığı yağı, Hindistan cevizi yağı. | Open Subtitles | ما الزيت الذي تفضله؟ زيت جوز الكاشيو.. |
Yeni bir yer fıstığı ezmesi heykeli daha bitirdim. Soyu tükenmiş birşey. | Open Subtitles | انتهيت للتو من نحت زبدة مخلوطة بالفستق مرة اخرى، تشبه الزاحف المجنح |
Bir keresinde kaju fıstığı üzerine yarım saat boyunca konuşmuştuk. | Open Subtitles | مرحة في مرة من المرات تحدثنا حول المكسرات واستمر ذلك ، لتلاثين دقيقة |
Çam kozalakları muazzam kabuklarıyla ve tonlarca çam fıstığı heryerde. | Open Subtitles | هناك صنوبرات هائلة وأطنان من حبات الصنوبر |
Arkamda ki fıstığı gördün mü? | Open Subtitles | انظر هذا فرخ الساخنة وراء لي في هذا كشك هنا؟ |
O küçük fıstığı kucaklamak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أتوق الإنتظار لمعانقة تلك الفستقة الصغيرة |
Bütün gün bornozumu giyip yer fıstığı salkımı yemek istedim.. | Open Subtitles | ألِبس رداءِ حمّامي واكل عناقيدَ الفستقِ طِوال النهار |
Aktif volkanın ağzında çam fıstığı kızarttım. | Open Subtitles | لقد حمصت مكسرات الصنوبر عند فوهة بركان نشط |
- Parsippany. New Jersey'nin yer fıstığı başkenti. | Open Subtitles | إنها عاصمة الفول السودانى للولايات الثلاث |
Önümüzdeki hafta için siz ve yer fıstığı yanaşık bir düzende olacaksınız. | Open Subtitles | وخلال الأسابيع الـ35 المقبلة، ستكونين أنتِ وحبة الفول السوداني متقاربين جدّاً. |
# Fıstık, fıstık, fıstık, yer fıstığı yeriz. | Open Subtitles | البازلاء، بازلاء، بازلاء، بازلاء، أكل بازلاءِ جوبيير |