"fakat aslında" - Translation from Turkish to Arabic

    • لكن في الواقع
        
    • لكن في الحقيقة
        
    • لكن حقيقة
        
    fakat aslında; bu, insanların fikirlerinde değişiklik yaratmaz. TED لكن في الواقع هذا لن يغير البتة عقول الناس
    fakat aslında bu inanılmaz derecede yüzeyseldir. Aynı şekilde, müziğe bakarım, temel bir fikir edinirim, TED لكن في الواقع ضحلة بصورة لا تصدق. بنفس الطريقة، أنا أنظر للموسيقى، أحصل على فكرة أساسية،
    fakat aslında, ben kendimi... duyarlı ve, zeki biri olarak görüyorum... fakat bir soytarının ruhuna sahip her zaman beni bunları yıkmaya zorlayan... hem de en hayati anlarda. Open Subtitles لكن في الواقع, أعتبر نفسي أنسان حسّاس و ذكي و لكن بروح المُهرج
    Sıkıntı verici olacağını biliyordum, fakat aslında tanrının bir lütfuydu, çünkü Maria daima gülümsüyordu. TED كنت أعلم أنه سيكون تحديا ، لكن في الحقيقة كان نعمة ، لأن ماريا كانت تبتسم دائما.
    Michigan eski valisi olarak tanıtıldım, fakat aslında ben bir bilim insanıyım. TED لقد تمّ تقديمي على أنّني الحاكمة السابقة لميتشقن، لكن في الحقيقة أنا عالمة.
    fakat aslında "petrolün ötesinde" sloganı bu yüzden işe yarıyor. TED لكن في الحقيقة, هذا سبب نجاح شعار "ما وراء النفط"
    fakat aslında güçlü değildir. Open Subtitles لكن حقيقة الأمر أنها ليست قوية.
    fakat aslında bu naçizane tahta kutunun içinde evrim tarihindeki en gelişmiş canlılardan biri var. Open Subtitles لكن في الواقع يوجد داخل هذا الصندوق الخشبي المتواضع إحدى أكثر الكائنات تعقيداً في تاريخ التطور.
    Soy kütüğüne göre benim kuzenim. fakat aslında daha da fazlası. Open Subtitles هو ابن عمي كما في السجل العائلي ,لكن في الواقع هو أكثر
    Gerçekten de bu doğrudur. Birbirlerinden milyonlarca kilometre uzaktadırlar. Fakat, aslında kümeler halinde yaşarlar. Open Subtitles لكن في الواقع ، تعيش في مجموعات تسمى عناقيد
    Mümkündür, fakat aslında yerçekimi bundan biraz daha inceliklidir. Open Subtitles حسناً، لكن في الواقع فالجاذبية أكثر دهاء من ذلك بقليل.
    Fakat, aslında... son dakika da arkadaşlarımız gelmeye karar verdi ve size pizza sipariş etmeyi düşünüyoruz. Open Subtitles لكن في الواقع لدينا صديقتان قادمتان في اللحظات الأخيرة وسنطلب لكم يا رفاق بعض البيتزا.
    Fakat, aslında... son dakika da arkadaşlarımız gelmeye karar verdi ve size pizza sipariş etmeyi düşünüyoruz. Open Subtitles لكن في الواقع لدينا صديقتان قادمتان في اللحظات الأخيرة وسنطلب لكم يا رفاق بعض البيتزا.
    Yani vücudumuz, biz çamaşırları katlarken veya işe doğru yürürken oto-pilota geçiyor, fakat aslında beynimiz bu anda gerçekten meşgul oluyor. TED إذن فأجسادنا تكون على الوضع الآلي ونحن نطوي الملابس أو ونحن نمشي للعمل، لكن في الواقع أنه في هذه الأوقات يكون الدماغ مشغولًا جدًا.
    fakat aslında bu görüşü yaymaya gelince bu ya ılımlı muhafazakarlıkla ya da radikal İslamla bir tutuluyor. TED لكن في الحقيقة للخروج لنشر هذه الرؤية فالأمر مقترن ب سواء مع المحافظون الجدد أو مع المتطرفين الإسلاميين .
    fakat, aslında bu kendi hakkımda neyi keşfettiğim, ve bir sergi alanında, güzellik hakkında konuşmak için, güç hakkında konuşmak için, kendi hakkımızda konuşmak için, ve konuşmak ve birbirimizle konuşmak için ne önerebileceğim oldu. TED و لكن في الحقيقة ، لإكتشافي لنفسي و ما يمكن ان أقدمه في مساحة المعرض للحديث عن الجمال ، للحديث عن السلطة ، للحديث عن أنفسنا ، للتحدث و التكلم مع بعضنا البعض.
    "Hayır" demiştin fakat aslında söylemiştin bile. Open Subtitles قلت لا لكن في الحقيقة أنكِ كنتِ تقبليني
    fakat aslında, madem buraya sana yardım etmek için geldim Amerikan geleneklerine göre sarışını ben alıyorum. Open Subtitles و لكن , في الحقيقة , بما أنني جئتالىهنالمساعدتك... الدستور الامريكي يقول بأنني سأحصلعلىالشقراء.
    Hayır diyorsun, fakat aslında yaptığın şey; Kafa sallamak. Open Subtitles أنتِ قلتِ "لا" ، لكن في الحقيقة أنتِ أومأتي بـ"نعم."
    Bunun nasıl göründüğünü anlayabiliyorum fakat aslında çok çok basit bir açıklaması var. Open Subtitles أعلم كيف يبدو لكم هذا... لكن... في الحقيقة...
    fakat aslında benim inancıma göre, bu davranış çağını gerçekten kapitalize eden insanlar, şimdiye kadar, son zamanlarda, son altı aydır, bu davranış çağı ve ulusaşırı sadakati kapitalize eden insanlar dijital eylemleri ve diğer çeşitli sınır tanımayan teknolojileri kullanıyorlar ki bunlardan fayda sağlayanlar radikallerdir. TED لكن حقيقة إنه إيماني أن الناس الذين كانوا ومازالوا يستغلون أو يمولون بالفعل عهد السلوك هذا ، إلى الآن ، إلى أزمنة حديثة ، إلى الستة أشهر الأخيرة ، الناس الذين كانوا ومازالوا يمولون بالأكثر عهد السلوك والولاءات المتعددة ، مستخدمين الأنشطة الرقمية التكنولوجية وبعض أنواع أخرى من التكنولوجيات التي لا حدود لها ، هؤلاء الذين إستفادوا من هذا كانوا من المتشددين .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more