Bu tsunami sirenlerinin çalışması çok önemli, Fakat insanlar sirenlerin bataryalarını çalıyorlar. | TED | من المهم أن تشتغل صافرات التسونامي هذه لكن الناس يسرقون منها البطاريات. |
Neden bilmiyorum Fakat insanlar bir cüce gördüğünde, blendır almak istiyor. | Open Subtitles | لا أعلمُ لماذا، لكن الناس يرون قزما، فـ يريدون شراء خلاّط. |
Caddeleri su basmıştı, Fakat insanlar böylesine milli bir günün bir parçası olma fırsatını kaçırmak istemiyordu. | TED | الشوارع كانت فائضة، لكن الناس لم ترد أن تضيِّع فرصة أن تكون جزء من يوم وطني كهذا. |
Fakat insanlar beni bir salakla görecekler. Bunun nasıl bir duygu olduğu hakkında en ufak fikrin yok. | Open Subtitles | ولكن الناس سوف تراني وأنا أبدو غبياً ليس لديكِ أي فكرة عن هذا الأمر |
Fakat insanlar bunu duymaya hazır değil. | Open Subtitles | ولكن الناس لا تود سماع ذلك إن التجربة تبين |
Fakat insanlar onlar şehri yakıp yıkarken başka şeyle ilgilenmiyor ki. | Open Subtitles | لكن الناس لايستطيعوا صرف النظر عنهم فهم يدمرون البلدة |
Fakat insanlar bununla ilgilendiklerinden, tüm bunları sakladım. | Open Subtitles | لكن الناس مهتمين بمثل هذه الأمور لذا قمت بحفظهم |
Nerede yaşayıp ne tür bir iş yaptığınızı bilmiyorum Fakat insanlar burada anahtarları almadan önce bir oda tutmaları gerekir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف تجري الأمور حيث تعيش لكن الناس هنا يحصلون على الغرفة قبل أن يحصلوا على المفتاح |
Fakat insanlar bunun çok mantıklı olduğunu söylediler ve ben de inandım. | Open Subtitles | لكن الناس اخبرونب ان ذلك يحدث لذا صدقتهم |
Fakat insanlar yalanlara o kadar inanmaya başladılar ki, bana saldırmaya yeltendiler. | Open Subtitles | لكن الناس الذين صدقو الكذبة بدأوا يهاجموني. |
Buna inanmadığını biliyorum Fakat insanlar benimle konuşmaya bayılıyor. | Open Subtitles | أدرك أنه يفوق خبراتك، لكن الناس يحبون التحدث إلي. |
Fakat insanlar yaptığım işin iyi kelimelerin o zor sola dönüşü sözlüğe doğru yapmalarını sağlamak ve kötü kelimeleri sözlükten atmaktan ibaret olduğunu düşünüyorlar. | TED | لكن الناس تعتقد أن وظيفتي هي أن تجعل الكلمات الجيدة تحل محل الكلمات الصعبة في داخل القاموس , و تجعل الكلمات السيئة خارجا . |
Fakat insanlar bunu göremiyor, çok fazla şey olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | لكن... الناس الذين لا يرون ما بداخل عقلي لا يعلمون أن هناك ملايين الأشياء و... |
Fakat insanlar geliyordu. | TED | لكن الناس كانوا يأتون. |
30 yıllık korkunç iklim değişikliği konuşmalarından sonra, %80'den fazla medya makalesi hâlâ bu konuda felaket senaryoları çiziyor Fakat insanlar buna alışıyor ve sonra buna aşırı maruz kaldıklarından duyarlılığı kaybediyorlar. | TED | وبعد 30 عاماً من التواصل حول خوف الناس من التغيرات المناخية، أكثر من 80 بالمئة من المقالات الإعلامية ما زالت تستخدم إطار الكارثة، لكن الناس تتعود الأمر ثم -- يقللون إحساسهم باستخدام القدر. |
Fakat insanlar bu videoları çekiyor ve çekmeyi de bırakmayacaklar. Artık biz de medya topluluklarıyla birlikte insanların WhatsApp aracılığıyla nasıl güvenle video çekilir, çekilen video nasıl yüklenir ve video nasıl çekilirse kanıt niteliği taşır konularında ipuçları almalarını sağlamak için çalışıyoruz. | TED | لكن الناس يصورون ولن يتوقفوا عن ذلك. نعمل الآن مع وسائل إعلام ليحصل السكان عبر تطبيق الواتساب وبشكل متكرر تعليمات ونصائح، في كيفية التصوير بشكل آمن، ورفعه كذلك، وكيفية التصوير بحيث يعتبر هذا التسجيل دليلًا. |
Ben de onlar gibi olmak istemiyorum Fakat insanlar sürekli yalan söylerler. | Open Subtitles | وأنا لا أقول أنه يكذب ولكن الناس تكذب طوال الوقت |
Evet, haklısınız, Fakat insanlar Şov'u şimdiden izliyorlar bile. | Open Subtitles | كذلك ، منح ، ولكن الناس فعلا تريد مشاهدة العرض . |
Fakat insanlar artık zaman zaman epostayla fakslar gönderiyor. | Open Subtitles | ولكن الناس يرسلون رسائل "الفاكس" من خلال البريد الإلكتروني في بعض الأحيان الآن |