"fakat onlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • ولكنهم
        
    • لكنهم
        
    • لكنّهم
        
    • لكنها سوف
        
    • ولكنها
        
    • لكن هم
        
    fakat onlar da sık sık bir hata yapar: Diğer herkesin de bilgili olduğunu düşünürler. TED ولكنهم غالبًا ما يخطئون خطأ آخر، فهم يفترضون أن كل شخص آخر هو واسع المعرفة أيضًا.
    fakat onlar bilgisayar kullanma, web sitelerini ziyaret etme, video oluşturma gibi yeteneklerin tamamen gerekli olduğunu düşünüyorlar. TED ولكنهم يستخدمون الكمبيوتر والمواقع الالكترونية بكل سلاسة ويصنعون ملفات حركية .. وملفات فيديو
    Oluşur mu? evet kıvılcım oluşur fakat onlar bunu bilmiyordu. TED ليس واضحا؛ في الواقع المشررة ستشتعل، لكنهم لم يعرفوا ذلك؛
    - fakat onlar birbirine aşık. Herkesin sevilmeye hakkı vardır. Open Subtitles لكنهم يحبون بعض, الجميع له الحق في أن يكون محبوب
    fakat onlar onların üzerinde savaşan askelere sıkıca bağlıydılar, geri dönmeye cesaret edenlere. Open Subtitles لكنّهم أحكموا قبضتهم على الجنود الذين أرادوا مواصلة كفاحهم ، وعلى أولئك الذين تجاسروا على العودة
    fakat onlar uzman dalgıçlar ve çok az bilinen bölgeleri araştırarak öğrenecek çok şey var. Open Subtitles لكنّهم غوّاصين خبراء وهناك كثير للتعلّم بإستكشاف المناطق
    Bir çok bakımdan evet, fakat onlar toplumu zenginleştireceklerdir çünkü hayatı yaşanabilir kılacaklar gerçekten, nerede nasıl istersek. Open Subtitles في بعض النواحي، لكنها سوف ترفد مجتمعنا لأنها سوف تجعل من الممكن أن نعيش حقاً في أيّ مكان نريده.
    fakat onlar bile tam olarak yeterli değil. Bize tam olarak ihtiyacımız olan şeyi sağlayamıyorlar. TED ولكنها لا تنجز المهمة تماما. لا تعطينا ما نحتاجه تماما
    fakat onlar seyahatini senin tarafından tamamlayabilir, Amy Klein. Open Subtitles لكن هم يستطيعون اكمال رحلتهم فقط من خلالك يا ايمي كلاين
    Gördüğün gibi Kanadalılar seninle ilgilenmeyi isterler fakat onlar emir altındalar, ve kavga etmeleri yasaktır. Open Subtitles الكنديون يحبذون تسوية الأمر معك ولكنهم لا يقدرون, لأنهم تحت أوامر صارمة تمنعهم من القتال
    Çoğu adam benimle aynı fikirde değil, fakat onlar bu hapishanede zaman geçiriyorlar. Open Subtitles ويوجد الكثير من السجناء هنا تختلف معي ولكنهم يقضون فترات العقوبة
    Ne. Babam o insanlar üzerinde pek çok numaralar yaptı fakat onlar hala ölüydüler. Open Subtitles والدي استخدم اللين مع هؤلاء الناس ولكنهم بقوا متصلبين
    Bu genç hanımefendiler pirinç kültürünün içinde yaşıyorlar, fakat onlar pirinç kültüründeki çok az insanın bildiği birşey biliyorlar. TED هؤلاء الفتيات اليافعات يعيشون في ثقافة الأرز، لكنهم يعرفون شيئاً عن ثقافة الأرز يعرفه القليلون.
    fakat onlar tam 18.000 yıl önce yaşamıştı... ...ve bu, gerçekten düşünmesi olağanüstü bir şey. TED لكنهم عاشوا قبل 18,000 سنة فقط. وهذا حقا غير عادي للتفكير فيه.
    Evi sağlam kaldı, fakat onlar, festivale gitmişlerdi ve göçük altında kaldılar. Open Subtitles منزله بقي سالماً لكنهم ذهبوا إلى الإحتفال ودفنوا تحت الأنقاض.
    Bütün mahalleyi savaşmaya ikna etmeye çalıştım, fakat onlar çok korkuyorlar. Open Subtitles أحاول تحرّيض الحيّ على القتال لكنّهم خائفون
    fakat onlar en kolay sorun olacak eğer bu demiryolunu kontrol altına alamazsak. Open Subtitles لكنّهم سيكونون أقلّ مشاكلنا إن لم نُسيطر على السّكّة الحديديّة.
    fakat onlar maymun kemiklerinin zararsız olduğunu söylediler. Open Subtitles لكنّهم أخبروني . أن عظم القرد غير مؤذي
    Bir çok bakımdan evet, fakat onlar toplumu zenginleştireceklerdir Open Subtitles في بعض النواحي، لكنها سوف ترفد مجتمعنا
    fakat onlar, Bize Mars'ın erken dönemlerinde bir atmosferi olduğu düşüncesini çağrıştırıyor. Open Subtitles ولكنها ترمز إلى ما تعتقد بأنها كانت موجودة في الغلاف الجوي عند بداية المريخ
    Bu yollar her derde deva mucizeler değil fakat onlar olmak istediğimiz yere bizi ışık yılı kadar yaklaştırabilir ve olmak istediğimiz yer insanların adliyelere girdiğinde insan onura uygun ve saygıyla davranılacağına inandığı ve adaletin burada sağlanacağını bildiği yer. TED وهذه الطرق ليست معجزة لمعالجة كل الأمراض، ولكنها تقربنا مسافة سنوات ضوئية إلى حيث نريد أن نكون، وحيث نريد أن نكون هو مكان يدخل الناس فيه إلى قاعات المحاكم وهم يؤمنون بأنهم سيُعاملوا بكرامة وباحترام ويعلمون بأن العدالة ستكون هنا.
    İnanıyorum, Cornelius, İnanıyorum. fakat onlar inanmayacak. Open Subtitles أنا أعلم ، و لكن هم لا يعلمون

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more