"fark şu" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفرق هو
        
    • إن الفرق
        
    • الإختلاف هو
        
    • الاختلاف هو
        
    • الفرق أنني
        
    Fark şu ki eğer ortada bir cinayet varsa tesadüfler söz konusu olmaz. Open Subtitles الفرق هو أنّه لا توجد هناك مصادفات، ليس عندما تكون هناك جريمة قتل
    Bu sefer Fark şu ki, ne için hazırlanacağımızı biliyoruz. TED الفرق هو أننا، في هذه المرة، نعرف ما يجب الاستعداد له.
    Fark şu ki biz O'nu tanıyoruz, diğerleri tanımıyor. Open Subtitles إن الفرق هو أننا نعرف ذلك عنه بينما لا يعرف الآخرون من هنا نحن سعيدا الحظ إذهب لتستريح يا حبيبى
    - Fark şu ki hissetmek istediğimizde hissedebiliriz. Open Subtitles الإختلاف هو إننا عندما نريد أن نشعر. نستطيع.
    Fark şu ki sana iyi davranmayan ve ortadan kayboluveren birçok erkek arkadaşını biliyoruz. Open Subtitles الاختلاف هو , أننا نعلم بأنّ الكثير من أصدقائكِ لم يعاملوكِ جيداً , و من ثمّ اختفوا فجأة
    Fark şu, ben onlarla aynı mahallede yaşıyorum. Open Subtitles ‏الفرق أنني أعيش في حيهم. ‏
    Fark şu ki, ben iç güdülerime güveniyorum Ve o da bana bunun futbolla ilgili olduğunu söylüyor. Open Subtitles الفرق هو ، وأنا على ثقة الشجاعة بلدي ، وأنهم يقولون لي كان هذا عن كرة القدم.
    Ama Fark şu ki... hatırladığım kadarıyla ... sana katlanmak zorunda kalmıştım. Open Subtitles ولكن الفرق هو أنّه حسبما أذكر، كان عليّ تحمّلك
    Fark şu ki, ben öyle olduğum için memnunum çünkü olmasaydım öylece yuvarlanıp hayatım boyunca mutsuz olup benden ne istiyorsan onu yapardım. Open Subtitles الفرق هو انني سعيد بذلك لإنه لو لم اكن كذلك كنت فقط سوف انهار واكون بائسا طوال حياتي
    Fark şu ki, ben, bir gerçek ve fikir arasındaki farkı biliyorum. Open Subtitles الفرق هو أنني أعرف الفرق بين الفكرة و الحقيقة
    Fark şu ki biz bu ülkeye iş sağlıyoruz. Open Subtitles الفرق هو أن.. نحافظ على هذا البلد في مجال الأعمال التجارية.
    Ama Fark şu, o zamanlar bu değişim kendi haklarini korumaya çalışan cok ateşli bir feminist hareket tarafından yürütülüyordu, oysa şimdi bu tip ateşli bir hareket veya benzer bir şey söz konusu değil. TED لكن الفرق هو ، عندئذ ، كان مدفوع بواسطة حركة نسوية متحمسة كانت تحاول أن تصمم وتحقق رغباتها الخاصة ، إنما هذه المرة ، ليس سببها الحماسة ، وليست عن أي نوع من الحركات .
    Fark şu ki senin bana katılmanı istemiyorum. Open Subtitles الفرق هو أنني لا أريدكِ أن تنضمّي إليّ
    Aradaki Fark şu, ben sana yardım etmeye çalışıyorum. Open Subtitles حسناً، الفرق هو أنني أحاول مساعدتكِ
    Fark şu ki bunun fırınında bir ceset var. Open Subtitles الفرق هو أنّ هذا لديه جثة في الفرن
    Fark şu ki ben bu tarz şeyleri sevmem Open Subtitles حسناً، الفرق هو ... أنا لا أحب رؤية هكذا صِراع
    Arada ki Fark şu ki, onu hiç sevmiyorsun. Open Subtitles حسنا، الفرق هو انك لا تُكٍنُّ له أي حب
    Fark şu: Sen yaratıcı değilsin! Open Subtitles الفرق هو انك لست بخلاقة
    Fark şu ki, birimiz öldürüldü. Open Subtitles الفرق هو أن أحدنا قتل
    Tek Fark şu ki, ben yeni tanıştığım biriyle yatabilirim. Open Subtitles إن الفرق الوحيد اننى يمكن ن امارس الجنس مع شخص قابلته توا
    Fark şu ki, birçok kişi kocalarını baltayla öldürmez. Open Subtitles الاختلاف هو أنّ معظم الناس لا يقتلون أزواجهم بفأس

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more