Zamanın Yasalarının ben olduğumu fark etmem uzun yıllarımı aldı. | Open Subtitles | أخذت مني كل تك السنين لأدرك أن قوانين الوقت لي |
Bu kadınların biraz yardıma ihtiyacı olduğunu fark etmem Tanzanya'ya yaptığım bir geziyle oldu. | TED | لقد تطلب الأمر مني رحلة واحدة لتانزانيا لأدرك أن تلك المرأة بحاجة للمساعدة. |
Belki de artık, zaten hayatımda örnek alabileceğim insanlar olduğunu fark etmem gerek. | Open Subtitles | نعم، حسناً، ربّما حان الوقتُ لأدرك أنّ في حياتي أشخاصاً يلهمونني. |
Böyle şeyleri genelde fark etmem, ve kendimi o soğukta yürürken buldum, değişmeyeceğini umarak, o anı paylaşacağım birinin yanımda olmasını umarak... | Open Subtitles | في العادة لا ألاحظ مثل تلك الأشياء و وجدتُ نفسي أمشي وسط بردٍ مثلج آملاً بألاّ يزول ذلك اللّون |
Biliyorum başlayacaksın ama üstündeki kıyafeti, saçını ya da bacağındaki şeyi vesaireyi fark etmem önemsiz. | Open Subtitles | أعلم أنكِ ستقولينها ، حسناً ، لكن مغزىكلامي، هو أنه لا يهم إذا كنت لا ألاحظ قميصك أو شعرك. |
Önümde öylece duran daha büyük bir iş olduğunu fark etmem uzun sürmedi. | Open Subtitles | لم يستغرق منّي وقت طويل لأدرك أنّ هناك طرق إحتيال أفضل أمامي |
İronik, son zamanlarda ne kadar çok yanlış seçim yaptığımı fark etmem için annemin ziyaret etmesi gerekti. | Open Subtitles | من سخرية القدر ، أنّي أحتاج لزيارةٌ من أمي لأدرك كم الخيارات السيئة التي أخذتها مُسبقاً. |
Bunu fark etmem çok uzun sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرقت وقتًا طويلًا لأدرك ذلك. |
Böylece, yaratıkları izlerken çok korkunç şeyler öğrendiğini fark etmem uzun sürdü. | Open Subtitles | ... لذا استغرقت وقتاً طويلاً لأدرك أنه قد تعلم أشياء رهيبة من تلك المخلوقات |
Anakarada bir yat atölyesinde çalıştım ama başkalarının rüyalarını gerçekleştirmek için yaşamadığımı fark etmem uzun sürmedi. | Open Subtitles | لقد عملت لبعض من صناع اليخوت على هذه الجزيرة ولكن هذا لم يأخذ من الكثير من الوقت لأدرك أنني لا أريد أن أمضي باقي حياتي في صنع أحلام الآخرين |
Evet, New York'a gönülden bağlı olduğumu fark etmem için Manhattan'dan ayrılmam yeterliymiş sanırım. | Open Subtitles | أجل، أعتقد أنني كنت في حاجة إلى الإنتقال (بعيدًا عن (مانهاتن) لأدرك كَم أنا مُحب لـ(نيويورك |
Biz çok da farklı değiliz Da Vinci. Bunu fark etmem uzun sürdü. | Open Subtitles | أنا وأنت لسنا مختلفان تمامًا يا (دافنشي) استغرق الأمر مني بعض الوقت لأدرك ذلك |