"fark ettiler" - Translation from Turkish to Arabic

    • لاحظوا
        
    • فقد أدرك
        
    • لاحظانا
        
    • أدركوا
        
    • لاحظا
        
    Bir nesneyi bıraktığında, Dünya'nın merkezine doğru düştüğünü fark ettiler. Open Subtitles لاحظوا أنه عندما تٌسقط الأشياء يقعون دائما نحو مركز الأرض،
    Örneğin başarılı olan halka açık alanların davranış yapılandırması için genellikle üç farklı yöntemi olduğunu fark ettiler. TED على سبيل المثال: لاحظوا أن الأماكن العامة الناجحة لها عموماً ثلاث طرق مختلفة لتكوين السلوك.
    Yargıladıkları hırsızlarla aynı özelliklere sahip bir grup olduklarını fark ettiler. Open Subtitles لاحظوا ذلك في بعضهم البعض, لديهم نفس المهارات كاللصوص الاصليين
    Kurucularimiz, bu nüfuzu iyilik için kullanabileceklerini fark ettiler. Open Subtitles لِـذا فقد أدرك المؤسسون الأوائل أنهم يمكنهم استخدام تلك الثروات لغايةٍ أسمى
    Bu yüzden benim hayatımda giden yanlış şeyler için sessiz kalmayacaklarını fark ettiler. TED وبذلك أدركوا أنهم لن يتمكنوا من التزام الصمت كلما كانت الأمور تسير بشكل خاطيء في حياتي.
    Ebenin bu duyarga yardımıyla dinlerken genellikle hiçbir kalp atışı duyamadığını fark ettiler. TED لاحظا أنه في معظم الأحيان، تكون القابلة غير قادرة نهائيًا على سماع ضربات القلب عندما تحاول سماعها بواسطة ذلك البوق.
    Bir isyan daha. Muhtemelen kaç kişinin kaybolduğunu fark ettiler. Open Subtitles على الغالب انهم لاحظوا عدد الناس الذين فقدوا
    Polis arabalarını, polis bantlarını fark ettiler. Open Subtitles كل سيّارات الشُّرطة لقد لاحظوا شريط الشُّرطة
    Ama kola başka birşeyi fark etti. fark ettiler ki bölgenin insanları ürünü toptan alıp bu zor ulaşılan yerlerde yeniden satıyorlardı. TED لكن كوكاكولا لاحظت شيئاً. لقد لاحظوا أن السكان المحليين يأخذون المنتج، بشراؤه بالجملة ثم يعيدون بيعه في الأماكن النائية.
    Yoksa suçlamalarındaki yanlışlığı mı fark ettiler ? Open Subtitles أم أنهم لاحظوا زيف هذه الادعاءات؟
    ♪ 'Dünyanın her yerinde, nasıl odaklanacağımızı fark ettilerOpen Subtitles ♪' جولةفيالعالم، لاحظوا كيف نركز ♪
    Benim de içtiğimi fark ettiler. Open Subtitles لقد لاحظوا اننى افعل هذا ايضا
    "Ve sonra fark ettiler ki artık küçük kızlar değillerdi. Open Subtitles "ثم لاحظوا أنهم لم يعودوا فتيات صغيرات"
    Kurucularımız, bu nüfuzu iyilik için kullanabileceklerini fark ettiler. Open Subtitles لِـذا فقد أدرك المؤسسون الأوائل أنهم يمكنهم استخدام تلك الثروات لغايةٍ أسمى
    İlk başta bir çeşit gülme refleksini tetiklediklerini düşündüler. Fakat hayır, kısa sürede neokorteksinde mizah saptayan noktaları bulduklarını fark ettiler. Bu noktaları ne zaman uyarsalar, kız her şeyi eğlendirici buluyordu. TED فى الأول ظنوا أنهم يثيرون نوعا ما من الضحك المنعكس، ولكن لا، بسرعة أدركوا أنهم وجدوا النقاط فى قشرتها المخية الحديثة التى تكتشف الفكاهة، ووجدت كل شيء مضحكا كلما حفزوا هذه النقاط.
    Bu, olacağını kimsenin beklemediği bir trajediydi. Ancak geriye dönüp baktıklarında, tehlike belirtilerini fark ettiler fakat daha önce kimse bu belirtileri anlamamıştı. TED كانت هذه مأساة لم يتوقعها أحد، ولكن عندما نظروا إلى الماضي، أدركوا وجود علامات منذرة، غير أنهم لم يفهموا ما رأوه.
    Şunu fark ettiler ki ada ve kıyı uluslarının borçları onları koruma amaçlarına ulaştıracak yegane şey. TED لقد أدركوا أن الديون على الجزر والأمم الساحلية هي نفسها ما سيمكنهم من تحقيق أهدافهم للحفاظ على البيئة البحرية.
    Hayır, arkalarındaki çifti fark ettiler. Etraflarındaki her şeye dikkat kesilmiş haldeler. Open Subtitles لقد لاحظا الثنائيّ الذي ورائهما، فهما يمعنان الانتباه بما يحيطهما.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more