| Şimdi, mesele şu ki, bu farklı bir tür büyü. | TED | إذاً الآن، الأمر هو أن هذا نوع مختلف من التهجئة. |
| Bütün o yeni teknolojileri kullanarak farklı bir tür yakınlık yaratmak istedik. | TED | أردنا خلق نوع مختلف من التناغم. مستخدمين كل التقنيات الحديثة. |
| Vebanın ne olduğunu ve neden bir türün hıyarcıklı olduğunu anlamak istersiniz, diğeri farklı bir tür veba ve diğeri de farklı bir tür veba? | TED | تريدون أن تفهموا الطاعون و لماذا يكون طاعون دبلي، والآخر نوع مختلف من الطاعون والآخر نوع مختلف من الطاعون |
| Avlanmak için bir tür köpek yetiştirilir ve aile için farklı bir tür. | Open Subtitles | ... المرء يوالد كلبا للصيد و يوالد كلبا من نوع آخر ليلعب به أطفاله و زوجته |
| Belki farklı bir tür bankadır. | Open Subtitles | ربما يكون بنك من نوع آخر. |
| Yani, hayır, Strauss bunu istemiyor. Bu da farklı bir tür kontroldür. | TED | إنه لا يريد ذلك، وهذا نوع مختلف من التحكم |
| Yer var gerçekten dünyanın farklı bir tür olduğunu umut. | Open Subtitles | عن أمله في أن هناك في مكان ما نوع مختلف من العالم |
| Bu yüzden, Hintli doktorlar Vaysiyalara o genetik yapı için tasarlanmış farklı bir tür anestetik verir. | Open Subtitles | لذا فإن الأطباء الهنود يعطون طائفة الفايسيا نوع مختلف من المخدر يتوافق مع تركيبهم الجيني |
| Ben aslında farklı bir tür risk almayı seçtim. | TED | لقد اخترت خوض نوع مختلف من المخاطر. |
| Hala pisliğin tekisin ama daha farklı bir tür pislik. | Open Subtitles | لكن الان نوع مختلف من الحماقات |
| - farklı bir tür kötü. - Evet. | Open Subtitles | نوع مختلف من الشر نعم |
| farklı bir tür diyabet. | Open Subtitles | نوع مختلف من السكر. |
| farklı bir tür mermiydi. | Open Subtitles | لقد كان نوع مختلف من الرصاصات |
| O da farklı bir tür hapis işte. | Open Subtitles | إنه نوع مختلف من السجون |
| - Bu da farklı bir tür yürüyüş. | Open Subtitles | هذا نوع مختلف من السير بحريّة |
| Burası farklı bir tür Virginia. | Open Subtitles | (هذا نوع مختلف من (فيرجينيا |
| Abe de, ama farklı bir tür. | Open Subtitles | "أيب" أيضا، لكن من نوع آخر. |