| Onlar, erkeklerin ilgisini çekmek için kafalarını toslayan dağ koçlarından farklı değiller. | Open Subtitles | حسنا، إنهم لا يختلفون عن كباش الجبل فالتناطح بالرؤوس لغرض جذب رفيقة |
| Ve onlar hakkında senin gibi düşünen insanlara rağmen transgenic'ler bizden farklı değiller. | Open Subtitles | وبغض النظر عن أنّ الناس يحبّون ما تقوله عنهم المتحوّرون لا يختلفون عنّي وعنك، إنّهم يشعرون |
| Evet. Yani... Bizden çok farklı değiller. | Open Subtitles | أنهم لا يختلفون عننا تماما |
| Yani, bizden o kadar da farklı değiller. | Open Subtitles | أنهم لا يختلفون عنا تماما |