Rose'un hayatında farklılık yaratmak için bir şansım vardı ve ben kendi sorunlarıma fazlasıyla üzülerek bu şansı mahvettim. | Open Subtitles | كانت لدي الفرصه في احداث تغيير في حياة روز وانا قلقة جداً حول مشاكلي الخاصة والتي اخفقت فيها كلها |
Zekiyim ve bir farklılık yaratmak isterim. | Open Subtitles | أنا ذكيه و أرغب فى احداث تغيير |
Açık düşmanlıklar çıktıktan sonra birkaç haftadan fazla değil ama farklılık yaratmak için yeterli olur. | Open Subtitles | حسناً , عندما تندلع الأعمال العدائية ليس أكثر من اسبوعين لكن ربما يكون هذا وقتاً كافياً لإحداث تغيير |
farklılık yaratmak için geldik. | Open Subtitles | جئنا لإحداث تغيير |
Dünyada bir farklılık yaratmak ve ayrıca kim olduğumu bilen veya bana dokunacak kimsem yok | Open Subtitles | لإحداث فرق في العالم. وأيضا لا أحد تعرف من أنا أو تلمسني. |
Daha fazla konuşmayacağım. Bir servet, farklılık yaratmak için yeterlidir. | Open Subtitles | أنا لا أتحدّث عن القليل، بل عن كومة، كافية لإحداث فرق. |
Gerçek bir farklılık yaratmak ne demektir? | Open Subtitles | ماذا تعني لإحداث تغيير حقيقي؟ |