Neden kişisel farklılıklar gibi önemsiz şeylerin bizleri engellemesine izin verelim ki? | Open Subtitles | لماذا يجب علينا ان ندع ..الاختلافات الشخصيه ان تكون بيننا في العمل؟ |
24 Temmuz tarihli belgedeki bu imza dikkat çekici farklılıklar gösteriyor. | Open Subtitles | هذا التوقيع على وثيقة 24 يونيو يظهر بعض الاختلافات بشكل واضح |
Onları kusur olarak görmekten çok eşsiz farklılıklar olarak görmeye çalış. | Open Subtitles | حسنا، فكر بها على أنها أقل عيوب والمزيد من الاختلافات الفريدة. |
Ancak o travmatik sınav boyunca, berbat farklılıklar olduğunu öğrendim ve onlarda pozitif bir şey bulmak zor. | TED | ولكني تعلمت خلال هذه المحنة الصادمة أن هناك اختلافات نتقبلها ببساطة ومن الصعب أن تجد إيجابية في هذه الاختلافات |
Elbette, insanların istediklerinde küçük farklılıklar görüyoruz. | TED | بالطبع نرى إختلافات صغيرة فيما يريده الناس. |
Jordan, geçmişte aramızda farklılıklar olduğunu biliyorum, ama bu ikimiz için de iyi. | Open Subtitles | جوردون ، أعرف أنه كانت بننا خلافات فى الماضى و لكن هذا جيد لكلانا |
Tam tersine, farklı hastalardan alınan HIV alt tipleri arasındaki genetik farklılıklar %35'e kadar ulaşabiliyor. | TED | في المقابل، الاختلاف الجيني بين فرعية الإيدز من مرضى مختلفين ربما يعادل حتى 35 بالمئة. |
Sanatlar arasında birçok farklılıklar vardır, ama aynı zamanda evrensel olan, kültürler arası estetik zevkler evrenseldir. | TED | هناك العديد من الاختلافات في الفنون، مع ذلك هناك أمور عامة، بين الثقافات حول المتعة الجمالية و القيم. |
AB: Hayır, farklılıklar konusunda nazik olmalıyız. | TED | اليان : لا , يجب ان نكون مؤدبين تجاه الاختلافات |
Yani birçok farklılıklar var. Daha fazla risk alırlar. | TED | إذاَ هنالك الكثير من الاختلافات.هم أكثر مجازفة |
Ve büyüdükçe, daha da farklılaştı ve bu farklılıklar çok belirginleşti. | TED | وعندما كبر قليلا اصبح اكثر اختلافا واصبحت الاختلافات اكثر وضوحا. |
Bu farklılıklar biyolojik, fiziksel, fonksiyonel, politik, kültürel ve sosyo-ekonomik olabilir. | TED | ويمكن أن تكون هذه الاختلافات بيولوجية، وبدنية، ووظيفية، وسياسية وثقافية واجتماعية واقتصادية. |
Güçlü ve gücsüz insanlar arasında bir çok farklılıklar vardır. | TED | هناك اختلافات كثيرة بين الأشخاص الأقوياء والأقل قوة. |
Tüm bu benzerliklere rağmen, tasarruf tutumlarında büyük farklılıklar görüyoruz. | TED | ورغم كلّ هذه التشابهات، فإنّنا نرى اختلافات كبيرة في السّلوك التوفيريّ. |
Gördüğünüz gibi bu soruda değişik bölgelerde büyük farklılıklar söz konusu. | TED | كما ترون، إختلافات كبيرة في مناطق مختلفه من البلاد، في هذا السؤال. |
Brand, Perry'le evliliği için serbestlikler olduğunu, uzlaşmaz farklılıklar için dava açtığını söyledi. | Open Subtitles | العلامة التجارية يكسر نقابته مع بيري يسأل عن سبب الطلاق من خلافات لا يمكن حلها. |
O gece evinde sana ara sıra farklılıklar gösterdiğini söyleyene dek sen de bu konunun farkında değildin. | Open Subtitles | ولا حتى انت كنت تعرفى بهذا الأمر حتى تلك الليلة فى شقته, حينما تحدث اليك عن حيرته فى الاختلاف فى شخصيتك |
Bunlar öyle ufak farklılıklar değiller. | TED | و كما تعلمون هذه الإختلافات في معدلات الوفيات ليست بالأمر التافه |
Ancak grup içinde farklılıklar var ve bunların hepsinin peşinden gitmek etkili olmaz, değil mi? | TED | لكن هناك اختلاف ضمن هذه المجموعة وليس فعالاً أن نقتفي أثرهم جميعاً، أليس كذلك؟ |
Eğer bu gezegenin diğer yaşanabilir binlerce gezegenden sadece biri olduğunu herkes bilirse, farklılıklar yerine benzerliklere odaklanacaklardır. | Open Subtitles | إن عرف الجميع أن هذا هو مجرد كوكب من آلالف الكواكب المأهولة سيركزون على أوجه التشابه بدلاً من الإختلاف |
Bu durumlarda, genetik farklılıklar, her bir organizmanın tehditlere nasıl karşılık verecekleri gibi, yaşam süresindeki tutarsızlıkları açıklar. | TED | في هذه الحالات فإن الاختلافات الجينية، مثل كيفية تفاعل خلايا كل كائن مع الأخطار، غالبًا ما تكون مسؤولة عن التناقضات في طول العمر. |
Ve bunları bulduğumuz zaman farklılıklar bulabiliriz. | TED | وحين نحصل على هذه، من الممكن أن نجد الفروق. |
Gelişen ülkelerdeki eğitimsel farklılıklar üzerine bir konferans için gitmiştik. | Open Subtitles | لحظور مؤتمر حوا الفروقات التربوية في البلدان المتطورة |
Şurada bir kaç arkadaş, Irksal farklılıklar bir yana birlikte olduğumuzu sanıyordum. | Open Subtitles | لأنى فكرت بينما نحن هنا أن نضع خلافاتنا العنصرية جانباً |
Aralarında küçük farklılıklar var bir insanın el yazısı, on yılda biraz değişebilir. | Open Subtitles | هناك تناقضات بسيطه, في مدى أن خطه قد يتغير في خلال 10 سنوات |
Bir yerlerde sevinç gözyaşları ve nefret gözyaşları arasında farklılıklar olduğunu okumuştum. | Open Subtitles | قرأته في مكاناً ما, هناك أختلافاً* *بين دموع البهجة و دموع الحزن |
Bir kopyada kapılar, diğerinde ise duvarlar gibi farklılıklar var. | Open Subtitles | مدخل الغرف مفتوح فى نسخة ومسدود بالطوب فى النسخ الاخرى |