İki kardeş, çok farklılar değil mi? | Open Subtitles | أنهما مختلفان عن بعضهما تماماً حتى انهما لا يبدوان شقيقتين .. اليس كذلك؟ |
Sanırım Lise ve gerçek hayat birbirinden farklılar. | Open Subtitles | أعتقد أن المدرسة الثانوية والحياة الواقعية مختلفان تماماً |
Hepsinde aynı virüs var, ama bu virüsleri farklı yerlerden aldıklarını ispatlamaya yetecek kadar birbirlerinden farklılar. | TED | الكل مصاب بنفس الفيروس و لكنهم مختلفين بنسبة مما يدعونا لنصدق أنهم تم اكتسابهم بشكل مستقل |
Bu hödükler kesinlikle benden farklılar. | Open Subtitles | أولئك الفلاحين على الأرجح مختلفين عني تماماً. |
Dişilerin de olduğunu biliyorduk tabii ama diğer türlerle karşılaştırıldığında bunlar farklılar. | Open Subtitles | أعني، كنا عليمين بأن الإناث موجودة بالخارج، كما هو واضح وكأي فصيلة أخرى فهن مختلفات |
Limanda ve şehirde gördüğümüz Avcı adaylarından belirgin şekilde farklılar. | Open Subtitles | إنّهم بالتأكيد مُختلفون عن المُتقدمين الذين لاقيناهم مؤخّراً بالمرفأ والمدينة. |
Sadece bizden farklılar ve bu yüzden bizim gibi onlar da korkuyor. | Open Subtitles | أنه فقط... هم مختلفون عنا, وهذا يجعلهم يخافون منا كما نحن نخاف منهم. |
İkinizin de boynunda işaretler var ama biraz farklılar. | Open Subtitles | كما تعلم، كلاكما لديكما علامة على عنقيكما، لكنهما مختلفتين قليلاً. |
Sanırım Lise ve gerçek hayat birbirinden farklılar. | Open Subtitles | أعتقد أن المدرسة الثانوية والحياة الواقعية مختلفان تماماً |
Aynı görünüyorlar ama farklılar, değil mi? | Open Subtitles | يبدو أنهما متماثلان لكنهما مختلفان ، أليس كذلك؟ |
Hayır, tamamen farklılar. İki farklı kişi tarafından imzalanmışlar. | Open Subtitles | لا، إنهما مختلفان تماماً تم توقيعهما بواسطة شخصين مختلفين. |
Ama onlar (petrol ve elektrik) gerçekten oldukça farklılar. | TED | لكنهما في الحقيقة مختلفان تماماً. |
Hem farklılar hem de aynılar. | Open Subtitles | مختلفان لكنهما نفس الشيء. |
Ama eğer vücutlarımız... eğer gerçekten farklılarsa... uh-huh, farklılar. | Open Subtitles | لو أن أجسادنا لو أننا بالفعل مختلفين إننا كذلك |
Bence çocuklar muhtemelen daha farklılar şimdi. | Open Subtitles | معظم الناس مارسته حسنا ,أنا أعتقد بأن هؤلاء الأطفال بالتأكيد مختلفين الآن |
Fakat onlar bizden çok farklılar. Salı günleri müzik dersleri var. | Open Subtitles | لكنهم مختلفين جداً عنّا حصة الموسيقى لديهم في الثلاثاء |
Ama bunlar daha önce gördüklerimizden çok farklılar. | Open Subtitles | ولكن هؤلاء مختلفين عن الذين رأيناهم من قبل. |
Doğru, sırf bizden biraz farklılar diye insanlarla dalga geçmeyiz. | Open Subtitles | أجل، يجب ألا نهزأ بالأخرين لأنهم مختلفين عنا |
Keşke Rachel da öyle olsa. Hepsi çok farklılar. | Open Subtitles | مثل عقلها اللامع إنهنّ مختلفات كلّياً |
Daha önce bildiğimiz herhangi bir şeyden, bizim çam ağacından farklı olduğumuz kadar birbirlerinden farklılar. | TED | إنها مختلفة عن بعضها البعض كما هي مختلفة عن أي شيء عرفناه من قبل كما نحن مختلفون عن أشجار الصنوبر. |
Tamamen farklılar. Tamamen farklı bir çevreden geliyorlar. | TED | إنهم مختلفون جذريا. إنهم من بيئة جد مختلفة. |
Tabii. İki kişi daha var ve benden çok farklılar. | Open Subtitles | بالطبع ، هناك أخرتان و إنهما مختلفتان تماماً عنى |