Bunu hafife almayı bıraktığımızı farzedelim. | TED | لنفترض بأننا توقفنا عن اعتبار ذلك أمرا مسلما به. |
farzedelim sizinle konuşuyoruz ve amcamı size tanıtıyorum. | TED | لنفترض أنّني أتحدّث معكم و أحاول تقديمكم لقريبي. |
Bir an psikiyatristin haklı olduğunu farzedelim. | Open Subtitles | لنتظاهر لثانية أن الطبيبة النفسية محقَّة |
Karından kurtulmak istediğini farzedelim. | Open Subtitles | دعنا نفترض أنك تريد التخلص من زوجتك |
Borcunu bin yaptığımızı farzedelim. Hanene yeni bir borç olarak yazacağım. | Open Subtitles | إفترض أننا جعلناها ألف دولار سنعيد كتابة مبلغ الديْن |
farzedelim bu kuadın burada üçlü takla atmasını ve tam da başladığı noktada bitirmesini istiyoruz. | TED | لنفترض أننا نريد من الرباعية أن تكون هنا لأداء شقلبة ثلاثية والانتهاء بالضبط في نفس المكان التي بدأت منه. |
Haklı olduğunu farzedelim. Aslına bakarsan, haklısın. | Open Subtitles | لنفترض أنك على حق في واقع الأمر ، أنتِ كذلك |
Hadi eğer kızı kurtarırsak... ..onun bizi bırakacağını farzedelim. | Open Subtitles | و شعب طيب القلب يمكنك الإطمئنان لكلمتهم لنفترض أنه سيسمح لنا بالذهاب إذا انقذنا حياتها |
farzedelim ki, ben çalışanlarımdan biriyle mutsuzum. | Open Subtitles | ولكن لنفترض أنني لم أكن راضياً عن أحد موظفيّ. |
Tamam. Şimdi farzedelim ki tüm bunlar gerçek. | Open Subtitles | لنتظاهر بأن هذا صحيح |
200 tane açtığını farzedelim. | Open Subtitles | لذا دعنا نفترض أنك فتحت مائتين |
Zambrano'nun HR'ın başı olduğunu farzedelim. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} حسناً، دعنا نفترض أنّ (زامبرانو) هُو الرئيس، |
farzedelim ki o harika polisin onu beklemediğini anladı. -Çok güzelsin. | Open Subtitles | إفترض إنه إكتشف خدعة إتصال مدير الشرطه ؟ |
Pekala, farzedelim ki bize gerçekleri söylüyor, bizim Binbaşı Carter'ımız nerede? | Open Subtitles | حسنا ً ، إفترض الآن أنها تخبرنا بالحقيقة أين الرائد "كاتر" خاصتنا ؟ |
farzedelim, bir hava saldırısı oldu. | Open Subtitles | إفترض حدثت غارة جوية ؟ |