CO: Bizimki gibi kablosuz ağ bağlantısı soluduğumuz bir ülkede, daha hızlı bir iyileşme süreci için teknolojiden faydalanmak çok kolay olmalı. | TED | كايتريا أونيل: في بلد مثل بلدنا حيث نتنفس الانترنت اللاسلكي، فإن الاستفادة من التكنولوجيا لتحقيق تعاف أسرع ينبغي أن يكون من البديهيات. |
Haziran'da böcekler bu çiçek bolluğundan faydalanmak için ortaya çıkıyorlar. | Open Subtitles | هو يونيو الحشرات تظهر الاستفادة من وفرة من الزهور |
Küçük aygir, hayir diyemeyen bir kizdan faydalanmak ister misin? | Open Subtitles | انت يا وسيم هل تريد ان تستغل فتاة لا تستطيع ان تقول لا؟ |
Benim derdim, düzgün davranılmasını isteyen kızlardan faydalanmak isteyen senin gibi erkekler. | Open Subtitles | مشكلتي هي الشباب مثلك يريدون إستغلال للفتاة التي تريد أن تعامل بإحترام |
Üzgün ve sarhoş göründüğümü söyledi ve bundan faydalanmak istemedi. | Open Subtitles | قال انني حزينة ومحبطة وانه لم يرد ان يستغل ذلك |
Ama hemen caddenin karşısında oturmandan daha fazla faydalanmak istemedik. Çünkü bu hiç adil değil, senin için. | Open Subtitles | لكن لم نشأ استغلال كونك تعيشين في الجهة المقابلة من الشارع |
Belki de Nikki'nin durumundan faydalanmak istedin ya da daha kötüsü... tecavüz. | Open Subtitles | ربما حاولت أن تستفيد من حالة نيكي أو ربما أسوء .. الاغتصاب |
Vampirlerden nefret ettiğimi söyleyip işime geldiğinde faydalanmak doğru değil. | Open Subtitles | لا يمكنني القول أنّي أكره مصاصي الدماء ثم أستغل أحدهم لمصلحتي. |
Dışarıdaki gündüz seslerinden faydalanmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نستغل الضوضاء اليومية التي بالخارج |
Tecrübelerimden ve tavsiyelerimden faydalanmak istiyorsun, sonra da ismini duyurup kendi yoluna gideceksin. | Open Subtitles | تريدين الاستفادة من خبرتي ونصائحي حتى تكوّنين صيتاً لنفسك وتستقلين في عملك. |
Eğer faydalanmak istersen burada sıra dışı bir müzisyen var. | Open Subtitles | يمكن الاستفادة من موسيقى موهوب يعيش هنا. |
General gibi rejimin önde gelen üyeleri propagandalarında senden faydalanmak isteyecekler. | Open Subtitles | ،العضو الأعلى في النظام ،مثل الجنرال سيرغب في الاستفادة من قيمتك الدعائية |
Benim adım Safia Elhillo ve bu şiirin adı "suyun nimetlerinde faydalanmak" | TED | اسمي صافية الحلو، واسم هذه القصيدة "الاستفادة من الماء" |
Umutsuz insanlardan faydalanmak için çok harika bir yol. | Open Subtitles | إنه لشيءٌ عظيم أن تستغل ناس فاقدين الأمل. |
Diğer yaratıkların özel yeteneklerinden faydalanmak insanın doğasında var. | Open Subtitles | - مممم. انها الطبيعه البشريه والتى تستغل القدرات الخاصه للمخلوقات الاخرى. |
Bunlar yeteneğinden faydalanmak olmuyor mu? | Open Subtitles | والتى لم تستغل قدرتها؟ |
Işığın yaptığı bu ilginç şeyden faydalanmak ilk film denebilecek şey ile sonuçlandı. | Open Subtitles | إستغلال هذا الشيء المُسلي الذي يقوم به الضوء افضى إلى مايمكن أن يُطلق عليه الفيلم السينمائي الأول |
Bilinçaltında onun acısına hassasiyet gösterdin ve bundan faydalanmak istemedin. | Open Subtitles | بطريقة غير واعية كنت متعاطفاً مع آلامها و لم ترغب في إستغلال ذلك |
Şirkette, bizi bu işten kurtarmak için B Bölgesinden faydalanmak isteyen... bazı kişiler var. | Open Subtitles | فى الشركة , هنالك من كان يريد إستغلال الجزيرة الثانية لإخراجنا من محنتنا المالية |
Davis'in sol gözü şişti Monroe Hutchens bundan faydalanmak istiyor. | Open Subtitles | ديفيس لدية جرح فوق عينه اليسرى ومونرو هاتشن يبدو انه يريد أن يستغل ذلك |
Ve o da zavallı, genç bir kızdan faydalanmak isteyen 50 yaşında biri değildi. | Open Subtitles | و لم يكن رجلاً طاعناً بالسن يستغل شبابي معه |
Zayıf bir haldeyim diye bu durumdan faydalanmak istiyor. | Open Subtitles | يعتقد لإنّي في هذه الحالة الضعيفة، يمكنه استغلال الموقف. حسناً، سحقاً له. |
Eğer gerçekten bu çaresiz halimden faydalanmak istiyorsan, hiç acıma. | Open Subtitles | ، إذا كنت تملك هذا الشيء بداخل ..أن تستفيد من ،من حالتي البائسة إذاً افعلها |
Bu on beş yaşındaki bir kızdan faydalanmak değil? | Open Subtitles | لن أستغل فتاه فى الخامسه عشر من عمرها |
Burası, bahis bürolarının yasal olduğu tek kasabaydı. Bundan faydalanmak lazımdı. | Open Subtitles | إنها المدينة الوحيدة بالبلاد التي يسمح فيها القانون بفتح مكاتب للمراهنات,فلماذا لا نستغل الفرصة؟ |