Artık 3'te biri obez, ve nüfusun diğer 3'te ikisi de fazla kilolu. | TED | اما الآن واحد من كل ثلاثة أمريكيين يعانون من السمنة المفرطة، وثان اخر من السكان يعانون من زيادة الوزن. |
Sadece bir tek sağlıklı alışkanlık edinmek fazla kilolu insanların ölüm riskini normal düzeye indiriyor. | TED | إضافة عادة صحية واحدة تشد الناس الذي يعانون من زيادة الوزن الى النطاق الطبيعي. |
Bunlar seçim sonuçları değil, fazla kilolu insanların yüzdesi. | TED | هذه ليست نتائج الانتخابات، هذه هي النسبة المئوية للأشخاص الذين يعانون من زيادة الوزن. |
Ve ne çıktı, biliyor musunuz? Daha yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız, fazla kilolu olma ihtimaliniz %35, | TED | خمنوا ماذا؟ إذ كنت تعيش في حي أكثر قابلية للمشي، كنت عرضة لزيادة الوزن بنسبة 35 في المئة. |
Daha az yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız, fazla kilolu olma ihtimaliniz %60. | TED | اما إذا كنت تعيش في حي أقل قابلية للمشي, كنت عرضة لزيادة الوزن بنسبة 60 في المئة. |
Bazı uzun süreli çalışmalar göstermektedir ki ergenlik yıllarında diyet yapan kızlar başlangıçta normal kiloda olsalar da, beş yıl sonra fazla kilolu olmaya üç kat daha yatkındırlar. Tüm bu çalışmalar göstermektedir ki kilo alımını tetikleyen bu faktörler aynı zamanda yeme bozukluklarının gelişimine de önceden zemin hazırlamaktadır. | TED | وقد أظهرت العديد من الدراسات طويلة الأجل ان البنات اللائي يتبعن نظام غذائي في أوائل سنوات المراهقة هما ثلاث مرات أكثر عرضة لزيادة الوزن بعد خمس سنوات حتى إذا بدأوا بوزن قياسي، فجميع هذه الدراسات وجدت أن نفس العوامل لتي توقعت زيادة الوزن ايضاً توقعت تطوير اضطرابات الأكل. |
Mississippi'de, insanların yüzde 25'inden fazlası fazla kilolu. | TED | في ميسيسيبي ، أكثر من 25 بالمئة من الناس يعانون من زيادة الوزن. |