| Unutmayın Fazla zamanımız yok efendim. Biletlerimi almam gerekiyor. Saçma. | Open Subtitles | تذكر, ليس لدينا الكثير من الوقت, على أن أحضر التذاكر |
| Fazla zamanımız yok. Bu yaz bir kuyruklu yıldız gelecek. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت هناك مذنب سيأتي هذا الصيف |
| Mesele şu ki Fazla zamanımız yok! | Open Subtitles | النقطه هى اننا ليس لدينا الكثير من الوقت |
| Pekala millet, dinleyin, çünkü Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | حسناً, ايها الشعب, اسمعوا, لأنه ليس لدينا متسع من الوقت. |
| General, efendim, çok Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | جنرال، سيدي، لا نملك الكثير من الوقت هنا |
| Çok Fazla zamanımız yok. Ambrosia'yı almam gerekiyor, aksi takdirde gitmiş olacağım. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت يجب أن أحصل على طعام الآلهة وإلا سأرحل إلى الأبد |
| Fazla zamanımız yok. Yarın harekete geçeceğiz. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت علينا الدخول إلى هناك |
| Buraya ilaç için geldik. Çok Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | انا هنا من اجل دواء ليس لدينا الكثير من الوقت |
| Öncü birlikleri saldırmadan önce çok Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت . قبل ان تبدا وحدتهم بالضرب |
| Fazla zamanımız yok. Bu yüzden... | Open Subtitles | .. ليس لدينا الكثير من الوقت, لذا ينبغي علينا على الأرجح |
| Bill, beni iyi dinle. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | استمع إلىّ بحرص ليس لدينا الكثير من الوقت. |
| Pek Fazla zamanımız yok. O yüzden sadede gelelim. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت , لذلك لنصل للمهم |
| Tamam. Hayvanları toplamak için Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس لدينا متسع من الوقت لجمع هذه الحيوانات. |
| Biraz daha zamana ihtiyacım var, efendim. Daha Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ـ أنا فقط بحاجة لمزيد من الوقت، سيّدي ـ ليس لدينا متسع من الوقت |
| Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ومن ناحية أخرى، نحن لا نملك الكثير من الوقت |
| Fazla zamanımız yok. Fazla zamanımız yok Nick. | Open Subtitles | ليس لدينا المزيد من الوقت ليس لدينا المزيد من الوقت يا نيك |
| O konuda yardımım dokunabilir. Gel hadi. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | بوسعي مساعدتك حيال ذلك، فهيّا، الوقت يداهمنا. |
| - Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا الكثير من الوقت اذهب |
| Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا متّسع من الوقت |
| Acele etsen iyi olacak. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | من الأفضل أن نسرع ليس لدينا الوقت الكافي |
| Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ليس أمامنا متسعٌ من الوقت |
| Ekselânsları, Fazla zamanımız yok, size bir şey anlatmak zorundayım. | Open Subtitles | أرجوك يا صاحب الجلالة لا وقت لدينا و علي أن أقول لك شيئاً |
| Fazla zamanımız yok. Halen gidilecek uzun bir yol... | Open Subtitles | ليس لدينا وقت كافي مازال هناك طريق طويل امامنا |
| Şimdi, Fazla zamanımız yok, adamın dediklerini dinleyin. | Open Subtitles | والآن, ليس لدينا وقت كثير, لذا استمعوا لما يقوله الرجل |
| Bakın, çok Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | كما ترون , لم يعد لدينا الكثير من الوقت |
| Her iki yönden de eğer doğruyu söylüyorsa, Fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | على أي حال لو أنها تقول الحقيقة، فليس لدينا الكثير من الوقت |
| Lütfen oturun. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | أرجوك، تفضل بالجلوس لا نملك وقتا كثيرا |