Onun için flört etmek koşu yapmak kadar yabancıydı. | Open Subtitles | مغازلة إمرأة كانت أمراً غريباً بالنسبة إليه كالهرولة |
Gizli gizli girmek çok kolay. Tek yapman gereken kapıdaki adamla flört etmek. | Open Subtitles | من السهل ادخال الخمر ، كُل ما عليك فعله هو مغازلة الشخص الذي عند الباب |
Ama kralın yengesiyle flört etmek muhtemelen iyi bir diplomatik hamle olmaz. | Open Subtitles | ولكن مغازلة زوجة اخ الملك ليست الحركه الدبلوماسيه الفضلى |
Tamam flört etmek ve kavga etmek yok. | Open Subtitles | حسنًا, لا للمغازلة و لا للقتال |
flört etmek olabilir, ima etmek değil. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون هناك مغازلة أو تلميحات |
Erkeklerle flört etmek istemiyorum. | Open Subtitles | أتعلمين , لا أريد مغازلة الرجال |
Bizim gibi seksi hatunlarla flört etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد مغازلة الفتيات الجميلات مثلنا |
Buna flört etmek denir Kenny. Üniversiteye gidince öğrenirsin. | Open Subtitles | إنها مغازلة "كيني" ستدرس عنها في الجامعه |
Uyuklayan bir kızla flört etmek bir prensin davranışlarından değildir. | Open Subtitles | -إن مغازلة فتاة نائمة -ليست من أخلاقيات أمير |
Kovulan bir kocayla flört etmek için geç kaldın. | Open Subtitles | لقد فات وقت مغازلة زوج مهجور |
Ama gözümün önünde, başka bir adamla flört etmek, asla. | Open Subtitles | ولكن ليس مغازلة رجل أمامي |
Erkeklerle flört etmek kendi değerini arttırmak içindir onların değerini düşürmek için değil. | Open Subtitles | مغازلة الشباب هي لزيادة قيمتك |
- Herkesle flört etmek. | Open Subtitles | مغازلة مع الجميع. |
Tamam flört etmek ve kavga etmek yok. | Open Subtitles | حسنًا, لا للمغازلة و لا للقتال |