formaldehit kokuyordu. | Open Subtitles | لكن كانَ ينبعث منها رائحة الفورمالديهايد |
Bu balık örneği, akrilik resin, potasyum krom sülfat, formaldehit ile değişmiş. | Open Subtitles | عينة الأسماك هذه تم تغييرها براتنج الأكريليك كبريتات كروم البوتاسيوم، الفورمالديهايد ... |
- formaldehit. Sorun formaldehit. | Open Subtitles | "فورمالديهايد" مشكلة في الـ "فورمالديهايد" |
Bana formaldehit vermeyeceksiniz! | Open Subtitles | أنـتِ لـن تعطينـي فورمالديهايد |
Bozuşur ve formaldehit ile formik asite dönüşür. | Open Subtitles | يتكسر ويتحول الى فورمالدهايد و حامض الفورميك |
Ve bu özel bitki formaldehit ve diğer uçucu kimyasalları yok ediyor. | TED | هذا النبات تحديدا يزيل الفورمالدهيد وغيرها من المواد الكيميائية الضارة |
Şimdiyse formaldehit içerisinde varillere tıkıştırılmış bir hâlde bataklıkta yüzüyorlar. | Open Subtitles | والآن يطفين في الفورمالدهايد ومحشورات في براميل منتشرة حول مستنقع |
- formaldehit. Evet, evet elbette! Beyin hücrelerinin çürümesini hızlandırır. | Open Subtitles | "فورمالدهيد"، أجل إنه يُعالج التوتّر العصبي في خلايا المُخّ |
formaldehit kokuyor. | Open Subtitles | إنّها رائحة الفورمالديهايد **الفورمالديهايد: وهو مركّب عضوي مع الصيغة ch2o ,hcho **وهو الألدهيد المبسّط |
Ana malzemesi formaldehit. | Open Subtitles | المكون الرئيسي: الفورمالديهايد |
Yine formaldehit diyorsun.. | Open Subtitles | أعيدي قول الفورمالديهايد مرةً أُخرى |
F deposundaki formaldehit pompasının yenilenmesi gerekiyor. | Open Subtitles | مشغول. و مضخة الفورمالديهايد في صومعة F تحتاج إلى استبدال. |
Yalnızca metan gibi moleküller değil, formaldehit ve siyanür de bulundu -- yani yaşam bloklarını -- yani tohumlarını -- oluşturan şeyler. | TED | لا نتحدث عن الميثان فقط كجزئيات ولكن عن الفورمالديهايد (ميثانال) والسيانيد-- أشياء تمثل أساسا لبناء الصيغ الجزئية-- الأصول، إذا صح التعبير-- للحياة. |
formaldehit yoktu, o yüzden zeytinyağında sakladım. | Open Subtitles | لم يكن لدي غاز الـ "فورمالديهايد" لذا حفظتها في زيت الزيتون |
Onu örneklemek için votka -- kendi şahsi votkamı -- kullandığımı hatırlıyorum çünkü formaldehit taşımıyorduk. | TED | أذكر حين أستخدمت الخمر لحفظها لأننا لم يكن لدينا فورمالديهايد (مادة للحفظ) |
formaldehit, daha kesin bir ifadeyle. | Open Subtitles | بل (فورمالديهايد)، إذا أردت أن تكون دقيقاً فى التعبير |
formaldehit, metanol. etanol. | Open Subtitles | - لأن دمه تم تغييره بواسطة مادة ممكن فورمالدهايد أو ميثانول او ايثانول - |
Formalin. Sıvı formaldehit. | Open Subtitles | إنّه الفورمالين، فورمالدهايد سائل |
formaldehit'i kafayı bulmak için içmişti! | Open Subtitles | لقد شرب غاز الفورمالدهيد هناك ليتنشي فحسب. |
formaldehit kokusu santrifüjün pır pır eden sesi incelenmeye gönderilen laboratuvar hayvanlarının sesleri... | Open Subtitles | رائحة الفورمالدهيد طنين البراد الضجيج البعيد لحيوانات المختبر |
O kadar çok formaldehit salar ki duruma federal yasa el koyar ve formaldehit sızıntı tehlikesiyle ilgili yeni taşınabilir ev alıcılarını uyarır. | TED | غازات الفورمالدهايد تسربت بكثرة هناك لذا أنشأ قانون فيدرالى فى المكان لتحذير مشتريين المنازل المتنقله الجديدة من خطر الفورمالدهايد على الغلاف الجوى. |
Daha da kesin bir ifadeyle, tozlu formaldehit. | Open Subtitles | بصورة دقيقة أكثر, زجاجة "فورمالدهيد" متسخة |