Poirot, hani fosforun bu işle bir ilgisi olduğunu söylemiştin ya... | Open Subtitles | بوارو ,لقد قلت لى ان الفسفور له دخل فى الموضوع |
Keşke herkes, beyaz fosforun bir çocuğun yüzünü ne hale getirdiğini, tek bir kurşunun neden olduğu anlatılmaz acıyı, bir havan topu mermisinin bacağınızı nasıl koparttığını bir kez olsun kendi gözleriyle görebilseydi. | Open Subtitles | لو سنحت الفرصة لنا جميعا... لنتواجد هناك ونرى بأم أعيننا... مالذي يفعله الفسفور الابيض لوجه الطفل |
Çoğu sabah fosforun yüzümü yakışını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | "أحياناً في الصباح أحسّ ب"الفسفور يحرق وجهي |
fosforun çok düşük bir ateşeleme noktası vardır. | Open Subtitles | لدى الفوسفور درجة إستعال صغيرة جدا |
fosforun yanmak için oksijene ihtiyacı var. | Open Subtitles | حسنا، الفوسفور يحتاج الأكسجين ليحرق. |
fosforun DNA'nın omurgasını oluşturmasından bu yana, yıkıcı etkileri olmuştur. | Open Subtitles | و بما أن الفوسفور يشكّل العمود الفقري للأحماض النووية "فتأثيرها (الزرنيخ) يكون قاتلا |
Kemirgen öldüren fosforun rengi sarının bir tonudur. | Open Subtitles | الفسفور مبيدات القوارض لديها لون أصفر |
Ryan, fosforun Ziyaretçilerin üremesine olanak sağladığını söyledin. | Open Subtitles | (رايان)، قلتَ أنّ الفوسفور يسمحُ للزائرين بالتوالد. |