"foss" - Translation from Turkish to Arabic

• فوز
• فوس
• فالس

Foss'un retina'sıyla Ballantine'ınkini değiştirebileceğim.
سوف اكون قادرا على فتح الصورة على شبكية عين فوز مع بالانتين

Şu anda Foss'un beynindeki kan akışına bakıyoruz.
حاليا نحن ننظر إلى جريان الدم في عقل فوز

Olmalı. Yoksa Foss bizi göndermezdi.
يجب ان يكون , في الجههة الاخرى فوز لن يرغب في ارسالنا

Hırsızlardan daha çok canımı sıkan şey Tom Foss denen adamın tekrar ortalarda görünmesi.
هنالك شئ يزعجني أكثر من وجود دخيل في هذا البيت سيكون ظهور ذلك السافل توم فوز مجددا ً

Foss güvenebileceğim tek kişinin kendisi olduğuna inandırdı ve ben de yaşamıma kurallar koymasına izin verdim.
لقد وضحت لي من فوز عندما قال هو الوحيد الذي اثق به ولقد سمحت له بوضع القوانين

Foss etrafta yapacaklarımı söylemezken bırakmamı istediği şeyin peşine düşebilirim:
مع فوز الذي لم يعد يتحكم بأيامي اخيرا استطيع متابعه الأشياء الكثيرة التي منعني من فعلها

Bu da şu demek: Senin Foss suçlu.
وهذا يعني شئ واحد بأن ولدنا فوز هو المذنب

Declan bir başka korkusunu daha gizliyordu tıpkı benim Foss için hissettiğim gibi:
لقد كان داكلين يخفي خوف آخر مشابه للذي بيني وبين فوز

Eğer birisi Adam'ın mesajını değiştirdiyse Foss'a olan güvenimi kaybetmemi istiyor olmalı.
لو ان احدا غيّر في رسالة بايلين سيكون شخص يريد ابعادي عن فوز

Foss'la ilgili hislerimin doğru olduğunu fark ettim.
لقد ادركت بأن معتقداتي حول فوز كانت صحيحة

Foss tüm gerek duyduklarıma sahip olduğumu söyledi.
لقد قال فوز بأنني أملك كل ما أحتاج

Tom Foss denen adam eve kameralar yerleştirdi.
لقد اخفى فوز كاميرا في هذا المنزل

Onunla konuşmak için depoya gittim ama Foss ve onla ilgili her şey gitmişti.
ذهبت الى المخزن للتحدث معه ... لا كن فوز ... وجميع آثاره

Foss'u takip ettim ve yine geçmişe gittim.
انا اتبع فوز وخطوة اخرى في الماضي

Ve bu kez yanımda bana yardım edecek Foss da olmayacaktı.
وهذه المرة فوز ليس موجودا لمساعدتي

Bu konuda Foss'la konuşmalıyım.
يجب ان اخبر فوز عن هذا

Öyleyce oturup Foss'un yardımını bekleyemezsin.
وتنتظر مباركة فوز

Kendin için endişelen, Foss.
اقلق على نفسك , فوز

Foss, gidebilirsin.
فوز , من الجيد أن تذهب

Foss'a yaklaşamayız. O çok tehlikeli biri.
نحنُ لا نستطيع الإقتراب من فوس إنهُ أمرٌ خطير

Senin türün gölgelerde çok uzun süredir saklanıyordu Bay Foss.
نوعك كان مختبأًً في الظلام لفترة طويلة يا سيّد فالس