Kaçırılma veya fuhuşla ilgili bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم أي شيء بخصوص الإختطاف والدعارة. |
Tatildeyken turistlerin bu sahte çantalar hakkında bilmedikleri şey bu çantanın, ailesinden alınmış bir çocukla ilişkili olabileceği gerçeğidir. Araba tamircisi de aldığı sahte fren balataları ile uyuşturucu ve fuhuşla uğraşan bir suç çetesinin cebini doldurduğunu fark etmez. | TED | الذي لا يراه السائحون في الإجازات بهذه الحقائب المزيفة أنها ربما قد تم حياكتها من قبل طفلة قد تم إبعادها عن عائلتها، و الذي لا يدركه صاحب محل تصليح السيارات عن دواسات الفرامل المزيفة تلك هو أنها قد تقوم بتمويل عصابات الجريمة المنظمة المشاركة في المخدرات والدعارة. |
Bazı gazeteciler güzel yüzünüze kamerayı odaklayacak ve "Bayan Masters, kocanız fuhuşa teşvik ve fuhuşla suçlanıyor" diyecek. | Open Subtitles | إذن، سيقوم صحفي ما بتركيز كاميرته على وجهك الرائع "سيّدة ماسترز، زوجك مُتّهم... بالقوادة والدعارة". |