"gökyüzünün altında" - Translation from Turkish to Arabic

• تحت السماء
• تحت سماء
• تحت السماءِ الزرقاءِ

* gökyüzünün altında özgürce uzanırken * Yüzüne bakabileceğiz *
يمكننا أن ننظر إليك بالعين المجردة عندما تحصل على حريتك تحت السماء

Billur gibi gökyüzünün altında Arthur, Odile ve Franz fütursuz nehirlerin üzerindeki köprüleri geçtiler.
تحت السماء الساطعة آرثر و فرانز وأوديل عبروا الجسور فوق الأنهار الهادئة

Nesnelerin, olguların çaresizliğine, penceremin dışındaki pis köpeğin kurşunî gökyüzünün altında, delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar.
لانظر إلى يأس الأشياء لأشاهد ككلب وضيع خارج نافذتي تحت السماء الرمادية وقت الأمطار الغزيرة

Çoğumuz Hıristiyan hayatımızın yolculuğuna masmavi gökyüzünün altında ve durgun suların üzerinde başlarız.
العديد منّا يبدأ رحلة الحياة المسيحية تحت سماء زرقاء و مياه هادئة.

"gökyüzünün altında"
"تحت السماءِ الزرقاءِ"

Kumaşlar ve baharatlar yıldızlı bir gökyüzünün altında el değiştiriyorlar.
الأقمشة والتوابل يُتاجَر بها تحت السماء المضاءة بالنجوم

Dışarıda, meltemde, engin gökyüzünün altında.
إسمع إنه في الخارج فوق في النسيم تحت السماء المفتوحة جيداً

Kısa süreliğine, turuncu gökyüzünün altında hepsinin hayatta olduğunu hayal ettim.
لفترة أستطيع التخيل أنهم ما زالوا أحياء تحت السماء البرتقالية

Biz, koşu bandından inip gökyüzünün altında koştuğunuz sabahız.
نحن الصباح الذي ستترك فيه العمل اليومي وتركض تحت السماء المفتوحة.

Açık bir gökyüzünün altında geldiği sürece ölümü umursamam biliyor musun?
أتعلم باني لاأملنع الموت طالما انه يأتي تحت السماء العاريه

İlk defa, en yüksek onurumuz, uzak gökyüzünün altında doğmuş bir savaşçıya verildi.
لأول مرة, أعلى منزلة تكريماً لدينا يتم منحها إلى محارب ولد تحت السماء البعيدة.

- Mavi gökyüzünün altında - Mavi gökyüzünün altında - Dağlar, nehirler uzanıyor
♬ الأرض حيث تتفتح الزهور تحت السماء الزرقاء ♬

Yabancı bir gökyüzünün altında, canlı organizmalar büyümektedir.
هياكل حية تنمو تحت السماء الغريبة.

Yeşil çimlerin üzerinde. Mavi gökyüzünün altında. Değil mi?
على العشب الأخضر تحت السماء الزرقاء

Büyük gökyüzünün altında babasının arazisi vardı.
ارض والده سكنت تحت السماء الزرقاء

Dünyadaki tüm uygunluğa sahipler... ama büyük gökyüzünün altında yürümek nasıl bir şey bilmiyorlar.
"لديهم كل وسائل الراحة في العالم" "لكنهم لم يعلموا حقيقة أن تمشي تحت السماء الكبرى"

Açık gökyüzünün altında olmak istiyorum.
أريد أن أكون تحت السماء المفتوحة.

Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında yürümek ve sadece rüzgârı duymak istiyorum.
و نذهب للسير تحت سماء مليئة بالنجوم و أنت لا شيء إلا الريح

Tüm hayatını ıssız bir yerde avcılık ve balıkçılık yaparak... büyük açık bir gökyüzünün altında yaşadı.
"عاش حياته كلها تحت سماء مفتوحة كبيرة" "يصطاد الحيوانات و الأسماك في البرية."

Yeşil çimlerin üstünde. Mavi gökyüzünün altında.
على عشب أخضر , تحت سماء زرقاء