Otoriter rejimlerde bu tür düzenlemeler azınlık görüşlerini bastırmak ve baskının kapsamını genişletmek amacıyla kullanılabilir. | TED | وفي الأنظمة الاستبدادية، يمكن استخدام هذه الأنواع من السياسات لقمع آراء الأقليات ومواصلة كبحها. |
Downing Sokağı'nın resmi açıklamasını beklerken halk, görüşlerini dile getiriyor. | Open Subtitles | و مازلنا في انتظار الرد الرسمى الامة تعبر عن رأيها |
Rakiplerinin motivasyonlarını ve görüşlerini öğrenmelisin. | TED | وعليك أن تعرف ما هي دوافعهم ووجهات نظرهم. |
Tanık bir uzman ve mahkeme onun görüşlerini dinleyecek. | Open Subtitles | الشاهد متخصص و ستستمع المحكمة لرأيه |
Bu kutu genetik olarak en çok modifikasyon geçiren mantarın pamuğun yerini alabileceğiyle ilgili Peter'ın görüşlerini... | Open Subtitles | هذا الصندوق مليء بمناديل عليها ملاحظاته تفاصيل قناعات (بيتر) أن فطر التوت البري المعدل وراثيا |
Teorisine inanırlık veren katiplerden birini kovmasıyla önemli görüşlerini aslında onun yazdığını destekliyor. | Open Subtitles | للنظريه القائله أن أحد الموظفين اللذين فصلهم هو الذي كتب معظم آراءه المهمه |
Böylece annem sorular üzerindeki görüşlerini de prova etmiş olur. Evet. | Open Subtitles | بتلك الطريقة أمي يمكنها ان تتدرب على أرائها بخصوص القضايا |
Zayıf görünmek istemeyiz ...ama müttefiklerimizin görüşlerini almak bir fikir olabilir mi? | Open Subtitles | لانريد أن نظهر ضعفاء لكن هنالك فكرة لطلب وجهات نظر حلفائنا كلاهما العربي والغربي .. |
Kendiniz hakkında hüküm verirken, başkalarının sizin hakkınızdaki görüşlerini de dikkate alın bence. | Open Subtitles | وكل وظيفة أخرى في المحكمة في قضيتك الشخصية ربما الوصول لحكم إجماعي ينتقد آراء أخرى |
Güzel, ocaktaki çocuklar Sevgililer Gününde sana ne yapmam konusunda tuhaf bir şekilde bazı görüşlerini bildirdiler. | Open Subtitles | مم، حسنا، والرجال في محجر زيارتها بعض آراء قوية بغرابة حول ما يجب أن أقوم به بالنسبة لك لعيد الحب. |
JD: Umudum, bu teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmak isteyen bir çok kişinin ve paydaşlarımızın görüşlerini paylaşabilmek. | TED | ج د: حسنٌ، آمل أن نتمكن من عرض آراء العديد من الأشخاص وأصحاب الشأن الذين يودون التوصل إلى طريقة يمكننا فيها استخدام هذه التقنية بشكل مسؤول. |
Bence bu konuda onun görüşlerini dinlemeliyiz. | Open Subtitles | في الحقيقة، أعتقد بأنه يجب علينا سماع رأيها في هذا الأمر. |
Sally kendi görüşünü onlara, onlar da görüşlerini Sally'e veriyorlar. | TED | سالي تعطي رأيها لهؤلاء الناس , وهم يُعطوا رأيهم إلي سالي . |
Bu insanların görüşlerini kendi kararlarınızla birleştirebilirsiniz, bu da kararlarınız daha etkili ve kalıcı olacak anlamına geliyor." | TED | سوف تدخل وجهات نظرهم في قراراتكم التي سوف تتخذونها وهذا يعني ان قراراتكم سوف تكون مؤثرة اكثر ومقنعة اكثر |
Amerika karşıtı görüşlerini güzel Kanada mutfağı eşliğinde biraz daha sorgulamak istedim. | Open Subtitles | قررت إستكشاف أبعد لوجهات نظرهم المعادية للأمريكان على مطبخ كندي رفيع |
Onun da mı görüşlerini dinlemeliyim? | Open Subtitles | هل يجب عليّ ان ساتمع لرأيه ايضا؟ |
Amerikan otomobil endüstrisini ve Cumhurbaşkanının görüşlerini övdü durmadan Demokrat adayları eleştirip ayrıcalıklı olanları korumakla suçladı. | Open Subtitles | (حاصلالذكاء) (يبلغعمر(ماري)16عاما,وهيأكبرمنأخاهابأربعمرات) (كمسيكونعمر(ماري)حينماتكون أكبر منأخاها ضعفيعمره؟ ) لقد كان يتحدث لاتحاد العمال,و يمدح قناعات الرئيس, |
Onun romantizm hakkındaki görüşlerini bildiğinde konuşacak hiçbir şeyin kalmayacak. | Open Subtitles | لقاء آخر ليعبر عن آراءه في الطبيعة والرومانسية ثم لن يبقى شئ للتحدث فيه وتنتهي العلاقة |
Ve nişanlımın kişisel görüşlerini buraya taşımakla, Clayton, ...sen aile değerlerine başvurmaya bayılırsın. | Open Subtitles | , و لكن باقحام خطيبتي و أرائها الشخصية في هذا . . (كما تعلم يا (كلايتون أنت تقدس القيم العائلية |
İyi bir öğretmen onlara kendininkinden başka görüşlerini de göstermeli. | Open Subtitles | المدرس الرائع من المفترض أن يريهم أنه هناك وجهات نظر أخرى غير وجهات نظرهم |
İçinizde görüşlerini benimle paylaşmak isteyen varsa özel olarak raporumda bu görüşlere de memnuniyetle yer veririm. | Open Subtitles | الآن, هل يود أى منكم إعطاء آراؤه و وجهات نظره... على إنفراد لو أردتم, سأكون سعيداً... لإضافتهم فى تقريرى. |
Bulgular elitlerin kanıt olmadan kendi görüşlerini dayatmalarını engeller. | TED | الأدلة تمنع النخبة من أن تفرض وجهة النظر الخاصة بها بدون إثبات |
Yani bu görüşlerini sertleştirmenle değil, onları değiştirmenle ilgili. | Open Subtitles | اذا, هذا ليس بخصوص تعديل ارائك انه بخصوص تغييرها |
Şimdi arabasına gidip annemden haber sonrası görüşlerini alacağım. | Open Subtitles | والآن أنا سأحضى بمراجعتي مابعد الآخبار العادية من أمي في سيارتها |
Siyasi görüşlerini haberine karıştırmandan söz ediyoruz. | Open Subtitles | مانقصده أنك تجلبين توجهاتك السياسية إلى تقاريرك الصحفية |