"gördüğüm gibi" - Translation from Turkish to Arabic

    • كما أراه
        
    • كما رأيت
        
    • كما رأيته
        
    • كما أراها
        
    • التي أراها
        
    Eğer herkes dünyayı benim gördüğüm gibi görebilseydi, yaşamak için çok daha iyi bir yer olurdu. Open Subtitles .. لو إن الجميع يرى العالم كما أراه . لكان أفضل مكاناً للعيش فيه
    Sen bana katılıncaya kadar, onları uygun gördüğüm gibi yöneteceğim. Open Subtitles سأحكمهم كما أراه مناسباً لهم ، حتى تنضم إليّ
    İmgelemde gördüm, Nazilerin gözünüzün üzerine bıraktıkları yara izini gördüğüm gibi. Open Subtitles رأيته، كما رأيت أولئك النازيون وهم يضعون تلك الندبه فوق عينك
    - Killer Frost'a dönüşüyor. - Tıpkı gördüğüm gibi. Open Subtitles إنه تتحول إلى الصقيع القاتل كما رأيت في رؤياي
    Gördüğüm şeyi gerçekten hatırlamanın yolu gerçekte gördüğüm gibi kayıt etmekti. TED الطريق إلى تذكر ما رأيت حقا كان تسجيله كما رأيته فعلا.
    - Vehim. -Unutma, şaşırmış gibi yap. Tam da önceden gördüğüm gibi. Open Subtitles مضلل تذكّرْ، اصطنع المفاجأة واو، هو بالظبط كما رأيته من قبل اعذروني ، سيداتي، السادة المحترمون. القسم وافق
    Dışarıdaki dünya, bu kiliseyi benim gördüğüm gibi görseydi bu duvarlar arasındaki törenin ötesine bakarlardı ve modern bir mucize görürlerdi. Open Subtitles إذا تمكن العالم الخارجي من رؤية هذه الكنيسة كما أراها أنا بالنظر لما وراء هذه الجدران سيرون معجزة حديثة
    Şimdi gördüğüm gibi bir işaret için ömrüm boyunca bekledim. Open Subtitles ـ و لقد انتظرت طول عمري تلك العلامات التي أراها الآن
    Ayaklanma ile uygun gördüğüm gibi ilgilenme yetkisi verin bana. Open Subtitles تعطيني السلطة للتعامل مع التمرد كما أراه مناسبًا
    Castro'da konuşma yaptığın o gece nihayet birisi dünyayı benim gördüğüm gibi görebiliyor dedim. Open Subtitles تلك الليلة الّتي تحدثت فيها على المسرح كنت أقول أخيراً شخص ما يرى العالم كما أراه.
    HWT: Arkadaşım Chris Johnson bana her fotoğrafçının hatta her sanatçının tek bir soruyu cevaplamaya çalıştığını söylemişti. Ve bence senin sorun şu; "Dünyanın geri kalanı neden ne kadar güzel olduğumuzu görmüyor? Ve topluluğumuzu benim gördüğüm gibi görmeleri için ne yapabilirim?" TED هانك: صديقي كريس جونسون أخبرني بأن كل مصور، كل فنان، بالضرورة يحاول الإجابة على سؤال واحد، وأنا أعتقد أن سؤالك ربما كان، لماذا لا يرى بقية العالم مدى جمالنا، وماذا أستطيع أن أفعل لأساعدهم على رؤية مجتمعنا كما أراه أنا؟
    Uygun gördüğüm gibi yapacağım. Open Subtitles سأفعل كما أراه مناسبا.
    gördüğüm gibi haber yapıyorum. Open Subtitles أنا أعلن عن الخبر كما أراه
    Brinkerhoff'u, Wildemann'ı ve senin görmediğin diğerlerini gördüğüm gibi. Open Subtitles تماماً كما رأيت الـ(برينكرهوف) و(الرجل المتوحش). وآخرين لم ترهم أنت!
    Tıpkı gördüğüm gibi... Open Subtitles تماما كما رأيت...
    Tıpkı yıllardır gördüğüm gibi. Sen, ben, bu tren... Open Subtitles .تماماً كما رأيته طول تلك الأعوام .انا وانت في هذا القطار
    Onu benim gördüğüm gibi görebilseydin... gözüyaşlı bir savaş mağlubu. Open Subtitles ليتك رأيته كما رأيته أنا مكسور الجناح ونائحاً
    O her zaman ilk gördüğüm gibi küçük bir- çocuk olacak... değerli ve parlak. Open Subtitles سيكون دائماً كما رأيته أول مرة كطفل صغير ... بإندفاعه وبسالته
    Bana görevimde uygun gördüğüm gibi ilerleme takdirini verdi. Open Subtitles لقد منحني حرية التصرف للقيام بالمهمة كما أراها مناسبة
    İnsanların da onu, benim gördüğüm gibi görmelerini istiyorum. Open Subtitles أريد من الناس أن يروها كما أراها
    Fakat dünyayı benim gördüğüm gibi detaylı bir biçimde görmesine gerek yok. Open Subtitles لكنه لا يحتاج إلى رؤية العالم في كل التفاصيل التي أراها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more