"göre her" - Translation from Turkish to Arabic

• أن كل
• قال أن جميع

ve iletişim sistemiz bozulduğuna göre, her şeyin yolunda olduğunu onlara söyleyemeyeceğiz.
و اتصالاتنا مقطوعة لذا لا يمكننا حتى أخبارهم أن كل شيء جيد

Ve her şey atomlardan meydana geldiğine göre her şey aynı anda iki yerde olabilir.
وبما أن كل شيء مصنوع من الذرات فإن كل شيء يمكنه ان يكون في مكانين

Benim düşünceme göre, her kadının güzel olduğu bir yanı vardır.
أنظر للأمر، أن كل إمرأة جميلة بشكل أو بآخر

Bilim insanlarının düşüncesine göre her başı boş yıldız daha önce bir yıldızın yörüngesindeydi.
يعتقد العلماء أن كل كوكب شارد كان يدور سابقًا حول نجم

Huey Long'a göre her erkek kraldır ve buradaki tek kral benim!
(هيوي لونغ) قال أن جميع الرجال ملوك وأنا الملك هنا، لا تنسيا ذلك!

Siz Amerikalılara göre her şey ya siyah, ya da beyazdır.
أنتم الأمريكيون تظنون أن كل شيء بالأبيض والأسود

Burada olduğuna göre, her şeyin yolunda gideceğine inancım tam.
حسناً , الآن بما أنكِ هنا أعرف أن كل شىء سيسير علي مايرام

Pumbaa, sana göre her şey gaz.
بومبا أنت تعتقد أن كل شيء هو غاز

Görünüşe göre her şey mükemmel.
حساً، يبدو أن كل شيء رائع هنا.

Duyduğuma göre her şey 25'inden sonra başlarmış.
لقد سمعت أن كل من يذهب للنوم يصبح هراء

Zahmet etme, olay ne bilmiyorum ama görünüşe göre her tanım...
أنا لا أعرف ما الامر لكن يبدو أن كل تلميح عن... كل شيء عن ستيف؟

Görünüşe göre her şey kontrolleri altında.
يبدو أن كل شئ لديكم تحت السيطرة

Alfabedeki yerlerine göre, her bir harfe sayısal değer verilirse, soyadınızdaki harflerin toplam değerine göre sıra olun. Çabucak, hadi.
كلاّ، مجموع أحرف لقبكم لو أن كل حرف منح رقماً لترتيبه الأبجدي، بسرعة!

Çok tuhaf. Görünüşe göre, her şey sende birleşiyor Donna.
هذا غريب (دونا)، لكن يبدو أن كل شيء يحوم حولك

Bana göre her hayat iyi ve kötü şeylerin bir yığınından oluşur.
ففي رأيي، أن كل حياة هيكومةمن الأشياءالحسنة... والأشياء السيئة

Tahminime göre her şey dönüp dolaşıp bilindik, tipik bir tembelliğe dayanıyor.
. إذا توقعي أن كل ما جرى مجرد كسل

Kurallara göre, her aile, tanrılar için 3 tane hediye yapacaktı ve içinde Ivaldis için, altın saçlarda olacaktı.
كانت القواعد تنص على أن كل عائلة ينبغي أن تقدم ثلاث هدايا للآلهة، بما في ذلك سيقدم (إيفالدي) الشعر الذهبي.