Donny Faster seni daha önce hiç görmediğim bir hale sokmuştu. | Open Subtitles | دوني أسرع عدّ على رأسك مثل أنا أبدا ما رأيت. |
Amino asit dizilimleri, daha önce hiç görmediğim bir kombinasyonda. | Open Subtitles | المخطط يشوّف شاذّ يقيّد البروتين في الدمّ. إنّ سلسلة الحوامض الأمينية في a المجموعة التي أنا أبدا ما رأيت قبل ذلك. |
Steve'in daha önce görmediğim bir başka yanı varmış meğer. | Open Subtitles | وكان هناك وجها آخر للستيف الآن لم اره من قبل |
Bak, daha önce hiç görmediğim bir grubu kabul edemem. | Open Subtitles | أنظروا لا يمكنني الموافقة على فرقة لم ارها ابداً |
Çoğu kez, takside giderken bir gömlekte delik ya da çok ilginç, hoş, fonksiyonel bir özellik görürüm. Bu daha önce hiç görmediğim bir şeydir. | TED | وأحيانا عندما أكون في تاكسي وأرى ثقبا في قميص أو شيء ما يبدو مثيرا للاهتمام أو جميل أو عملي على نحو لم أره من قبل. |
Bay K.'nin hazırladığı üç fotoğraflık slaytta iki tane ayaklarının ve hiç görmediğim bir adamın fotoğrafını görüyoruz. | Open Subtitles | موضحه هتا عن طريق ثلاث صوره مزوده من مستر كى اثنين من قدميك، و رجل لم أر من قبل. |
Fakat bu adamlar daha evvelden hiç görmediğim bir protein kodu tarafından enfeksiyon kapmışlar. | Open Subtitles | أولئك الرجال أصيبوا بغشاء من البروتين لم أراه من قبل |
Yaptığın en iyi iş. Bunda daha önce işlerinde görmediğim bir şey var. | Open Subtitles | أعتقد إنها أفضل ما قمتى به بها شيء لم أشاهد له مثيل |
Daha önce görmediğim bir dokunuşla rakibini şaşırtıyor.. | Open Subtitles | حركة وخدعة مزدوجة لم يسبق ان رأيت مثلها من قبل |
"Hiç görmediğim bir yabancı hayallerime giriyor." | Open Subtitles | "أبدا ما رأيت هذا الغريب الذي يجيء في رأيي " |
"Hiç görmediğim bir yabancı hayallerime giriyor." | Open Subtitles | أبدا ما رأيت هذا الغريب "الذي يجيء في دفء قلبي " |
Senin daha önce hiç görmediğim bir tarafındı. | Open Subtitles | هو كان جانب منك ما رأيت قبل ذلك. |
Malcolm'un gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir şey gördüm: | Open Subtitles | لقد رأيت شيء في عيون مالكوم لم اره من قبل,الخوف |
Bu iple bir at yakalamayı düşünüyordum. Hiç görmediğim bir at. | Open Subtitles | كان من المفترض ان امسك حصانا بهذا الحبل حصانا لم اره منذ ذلك الحين |
Bana karakterin hiç görmediğim bir yanını gösterdin bile. | Open Subtitles | لا.. لا لقد اريتني جزء من تمثيل لم اره من قبل |
Bak, daha önce hiç görmediğim bir grubu kabul edemem. | Open Subtitles | أنظروا لا يمكنني الموافقة على فرقة لم ارها ابداً |
Fransa efendilerine defalarca karşı durdun başkasında hiç görmediğim bir ateşle. | Open Subtitles | وقفت بوجه حكام فرنسا كثير من المرات مع شعله لم ارها في حياتي |
Lütfen bana bunun hiç tanımadığım, görmediğim bir kızkardeş olduğunu söyle. | Open Subtitles | اخبريني ان هذه أخت لم ارها و لم اقابلها و لم اسمع عنها من قبل |
Işık kutusuna bakma şeklin daha önce hiç görmediğim bir şekildeydi. | Open Subtitles | طريقة تحديقك بعلبة المصابيح تلك كان شيئاً لم أره من قبل. |
Daha önce görmediğim bir şey değil. Tamam. | Open Subtitles | ليس ما لم أر من قبل |
Bilgisayar daha önce hiç görmediğim bir program için bir ton bellek kullanıyor. | Open Subtitles | الحاسب يستخدم الكثير من الذاكره ليجرى برنامج لم أراه من قبل |
Şu ana kadar yaptığın en iyi haber. Daha önce hiç görmediğim bir şeyi var. | Open Subtitles | أعتقد إنها أفضل ما قمتى به بها شيء لم أشاهد له مثيل |
Daha önce görmediğim bir dokunuşla rakibini şaşırtıyor.. | Open Subtitles | حركة وخدعة مزدوجة لم يسبق ان رأيت مثلها من قبل |