Peki yaa onların hiçbirini görmek zorunda kalmıycaksın desem? | Open Subtitles | ماذا لو أكدت لك لن يكون عليك رؤية أحد منهم |
Tekrar ediyorum, temiz. İyi misiniz efendim? Bunu görmek zorunda kaldığın için özür dilerim, Joan. | Open Subtitles | أكرّر، امن أنا آسف انه تحتم عليك رؤية ذلك، جوان |
- En güzel yanı da o boktan yüzünü bir daha görmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أفضل جزء عن ذلك هو لا ينبغي علي رؤية وجهك مرة آخرى ابداً |
Neredeyse adını söyleyecektin. Öyle bir an geldi ve hatırladım sonra. Ama sonradan bunların hiçbirini görmek zorunda olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد كدت أنطق اسمها، كانت ثانية ثم تذكرت، ولكني أدركت أنها لم تضطر لرؤية أي من هذا |
görmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن أراه. |
Bunun yeni evim olduğunu, yeni hayatım olduğunu ve ailemi bir daha asla görmek zorunda olmadığımı düşündüm. | Open Subtitles | وأتذكّر الإعتقاد بأن هذا هو بيتي الجديد وحياتي الجديدة، ولست مضطرة إلى رؤية والداي مجددًا أبدًا |
Sonra onu bir daha görmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ثم لا يجب عليكِ أن ترينه أبداً |
En azından bu sayede beni görmek zorunda kalıyorsun. | Open Subtitles | أقلها بهذه الطريقة ستكونين مضطرة لرؤيتي |
O hâlini görmek zorunda kalmadın yani. Tabii. | Open Subtitles | لذا ليس عليك رؤية ذلك، إذن، بالطبع لا |
O hâlini görmek zorunda kalmadın yani. Tabii. | Open Subtitles | لذا ليس عليك رؤية ذلك، إذن، بالطبع لا |
Bunu görmek zorunda olduğun için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف انه عليك رؤية هذا |
Bunu görmek zorunda olduğun için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أنه كان عليك رؤية ذلك. |
Ben de bunu görmek zorunda kalacağım ve asla geri dönüşü olmayacak. | Open Subtitles | وسيكون علي رؤية ذلك، وبعدها لن أتمكن أبدا من محو ذلك. |
Umarım hava çabuk düzelir de bu saçma şeyleri görmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | آمل أن يستوي الجو قريبا حتى لا يكون علي رؤية كل هذه الأشياء السخيفة و يمكنني المغادرة |
İlişkiniz yürümese bile her gün onun yüzünü görmek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, حين يفشل كل شيء, فلن تضطر لرؤية وجهها كل يوم |
görmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن أراه. |
Bunun yeni evim olduğunu, yeni hayatım olduğunu ve ailemi bir daha asla görmek zorunda olmadığımı düşündüm. | Open Subtitles | وأتذكّر الإعتقاد بأن هذا هو بيتي الجديد وحياتي الجديدة، ولست مضطرة إلى رؤية والداي مجددًا أبدًا |
Sonra onu bir daha görmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ثم لا يجب عليكِ أن ترينه أبداً |
İşim bitecek ve bir daha beni görmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | سوف أنتهي ولن تكوني مضطرة لرؤيتي مجددًا |