- Evet ama eşinin masamızda olması müvekkillerimiz nezdinde iyi gözükür. | Open Subtitles | ولا أعتقد أننا سندعو مساعدين نعم ولكن سيبدو جميلاً أمام العملاء |
Çünkü sen uyurken bana aşağıda birinin saldırması haberlerde komik gözükür. | Open Subtitles | لأنه سيبدو مثيراً للشفقة أن أظهر فى الأخبار مصابة بينما أنت نائم |
Eğer patlamalar arası mesafe kısa olursa, hepsi birden büyük bir patlama gibi gözükür. | Open Subtitles | إذا كانت هناك فترة قصيرة بين الإنفجارين سيبدو كأنه انفجار واحد كبير |
Dünya'dan çok Mars gibi, hayata düşman bir yer gibi gözükür. | TED | تشبه في ذلك كوكب المريخ أكثر من كوكب الأرض، تبدو كما لو أنها معادية للحياة. |
Delinmez gözükür ve sonra darbe, darbe, darbe... ah, mm, ve içindesin. | Open Subtitles | لابد أن تظهر على أنها قاسية وبعدها تقرع, وتقرع وستكون بداخلها |
Seni kovarsam kampanya sorunlu gibi gözükür. | Open Subtitles | , لو أنني طردتك سيبدو و كأن الحملة الانتخابية في أزمة |
Bu insanlara kötü gözükür, onu terkettiğimizi düşünürler. | Open Subtitles | سيبدو هذا سيئآ أمام الشعب كأننا تخلينا عنها |
Ve ona doğruyu da söyleyemezsiniz çünkü sandığından daha da delice gözükür. | Open Subtitles | ولا يمكن أن تخبراها بالحقيقة بالطبع، لأن هذا سيبدو أكثر جنونا مما تعتقده الآن. |
Başka bir spor salonuna gitmen dışarıdan nasıl gözükür ki? | Open Subtitles | كيف سيبدو الامر في انك تأتي الى صالة رياضية اخرى مثل هذه ؟ |
Değerlendirmemde nasıl gözükür emin olamadım, anladın mı? | Open Subtitles | 'لأنني لست متأكدة مما سيبدو عليه ذلك في تقييمي الفصلي ، كما تعرف؟ |
Zararsız bir şekilde Pasifiğe düşer ve basit bir yakıt karışımı hatasıymış gibi gözükür. | Open Subtitles | سيتحطم دون إحداث ضرر في المحيط الهادي و سيبدو الأمر كأنه خلل في مزيج الوقود. |
Herşey normal gözükür ve sorun yaşamayız. | Open Subtitles | كل شيء سيبدو طبيعي، ونكون بأمان. |
İntikam alıyor gibi gözükür. | Open Subtitles | سيبدو الأمر كما لو أنهُ يحاول الإنتقام |
Bütün bunlar geri alma sürecinde nasıl gözükür sence? | Open Subtitles | وكيف سيبدو الامر في استئناف القضية |
Ayrıca karyola ve elektrikli ocak dışında ki her şey ona Dolmabahçe sarayı gibi gözükür. | Open Subtitles | إضافةً إلى ذلك، أي شـيء عدا مكان للنوم، ووجبة ساخنة سيبدو مثل قصر "فيرساي" بالنسبة لها |
Posta kutusunda ne harika gözükür? Profesör Geller. | Open Subtitles | كم سيبدو ذلك رائعاً على صندوق البريد " بروفيسور (غيلر) " |
- Çünkü bu iyi gözükür. | Open Subtitles | ـ سيبدو ذلك جيدا. |
Nicole Kidman’ın o elbiseyi nasıl taşıyor olduğunu düşünmezsiniz -- çünkü o tamamen doğal gözükür. | TED | أنتم لا تتسائلون كيف أن نيكول كيدمان ناورت هذا الرداء إنها تبدو طبيعية كلياً |
Yanında çatal ve kaşıkla bıçağın zararsız gözükür. | Open Subtitles | لقد قمت بوضع سكينك مع الشوكة و الملعقة وهذه اشياء تبدو غير مؤذية |
Bu galaksilerin her biri farklı gibi gözükür ancak ortak bir noktaları vardır. | Open Subtitles | كل واحده من هذه المجرات تبدو مختلفه ولكن لديهم شيء واحد مشترك |
Şöyle, bir olay başlangıçta rastgele ve ilişkisiz gibi gözükür. | Open Subtitles | تقريباً - المرحلة الأولية للأحداث يمكن أن تظهر غير مرتبطة وعشوائية |
Şöyle, bir olay başlangıçta rastgele ve ilişkisiz gibi gözükür. | Open Subtitles | تقريباً - المرحلة الأولية للأحداث يمكن أن تظهر غير مرتبطة وعشوائية |